Cumhuriyet Halk Partisi 38. Olağan Kurultayına giderken kulağa hoş giden ve milletin beklentisi olan değişim sloganı, umudumuzu artırdı. Aslında milletin arzu ettiği umu, ben de yeşermedi ama çevremdeki insanların morali bozulmasın diye bugünü bekledim.
Kurultay nasıl geçti, kimler seçildi benim umurumda değil. Çünkü beklentim partilere örnek olacak şekilde demokrasiyi getirecek bir değişim olacak mı, Olmayacak mı?
Siyasi partilerde demokrasinin varlığını en belirgin şekilde tanımlayan parti tüzüğüdür. Siyasi partilerin tüzüğünde demokrasiyi tanımlayan özellik milletvekillerini halkın doğrudan seçmesini sağlayan bir ibarenin olmasıdır.
Bu konuda bütün siyasi partiler sınıfta kaldı… Siyasi partiler yasası değişmelidir diyerek demokrasiyi ötelediklerini görüyoruz. Ama CHP’nin dışında demokrasi için değişime gideceğiz diyen olmadı. Bu nedenle CHP, demokrasi için değişim umudunu bugüne kadar muhafaza ettim.
Gelinen noktada CHP’de liderinin seçilmesi veya değişmesi demokrasinin bir göstergesi değildir. Çünkü bütün siyasi partilerde liderler seçimle geliyor. Seçimle liderin belirlenmesi sadece CHP’ye ait değildir. O halde demokrasiyi belirleyen en önmli özellik halkın vekillerini kendi öz iradesiyle seçebilmesidir. Ne demek halkın milletvekillerini seçebilmesi? Anlatalım:
Evet, ülkemizde sandık vardır. Ülkemizde seçme ve seçilebilme hakkı vardır. Bunlara kimsenin itirazı yoktur. Milletvekillerini biz seçiyoruz doğrudur. Ancak siyasi liderlerin belirlediği veya dayattığı adayları milletvekili seçiyoruz. Ben bugüne kadar öz iradem ile hiçbir vatandaşı milletvekili seçemedim. Siyasi partilerin liderleri emretti biz de gittik oyumuzu kullandık.
Siyasi liderler her ilde belirlenen sayı kadar aday gösteriyor, bize dayatıyor. Biz de sandığa gidiyoruz, bize dayatılan adayları meclise gönderiyoruz. Demokrasi var diye seviniyoruz. Buna siyasi liderlerin dayatması denir, demokrasi denmez…
CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel, partinin tüzüğündeki değiştireceği maddeleri saydı ama halkın kendi öz iradesi ile milletvekillerini seçmesi için bir cümle kurmadı. Yani siyasi liderlerin halka aday dayatmasına hiç dokunmadı…
Diğer siyasi liderler gibi Özgür Özel de halk, patron olamaz. Patron biziz yani siyasi liderleredir. Bizim yani siyasi liderlerin dayattığı adayları halkın seçmesine devam edeceğiz şeklinde tercüme ettim.
Biraz sonra siyasi liderler, siyasi partiler yasasını çıkaralım diyecek, birileri olmaz diyecek yine partilere demokrasi gelmeyecek… Aslında böyle bir tartışma yapmadan her parti kendi tüzüğünde liderler müdahale etmeden veya liderler aday dayatmadan halk kendi öz iradesiyle milletvekillerini seçebilmenin önünü açabilir.
Bu öncülüğü CHP’nin yapmasını istedik, olmadı. 38. Kurultaydan bekledik, olmadı. Yeni genel başkan Özgür Özel'den bekliyoruz.
İki âşık kavuşmak umuduyla hayal kurar. Adayları dayatmadan öz irademizle kendi milletvekillerimizi seçebilmek umuduyla hayal kurarken CHP’nin 38. kurultayı hayal kurmamızı engelledi.
Bir baba yiğit yani bir lider bekliyoruz. Partisinin tüzüğünü değiştirecek. Halk, milletvekillerini doğrudan seçecek, demokrasiyi getirecek ve bütün partilere örnek olacak. Biz de patron olduğumuzu anlayacağız.
Sonuç:
1. Halk olarak biz patron değiliz,
2. Padişahlığı eleştiren siyasi liderler patrondur,
3. Siyasi liderler dayattığı adayları bize seçtiriyor,
4. Patron olmadığımız için de milletvekilleri bizi dinlemiyor.
Siyasi liderler hiçbir dayatma yapmadan, hiçbir müdahalede bulunmadan Halk, milletvekillerini doğrudan seçebilme umuduyla…
Selam ve saygılarımla