Bugün Beykoz Kanlıca’da deniz kıyısında çay ocağında denize yakın bir masada oturdum. Çay istedim. Bir dakika sonra orta halli üç dört kişi masama geldi, boş taburalara oturdular.
- Özür dileriz, izin almadan oturduk.
- Çay içer misiniz?
- Zahmet etmeyin, biz çayımız isteriz.
- Olur mu öyle şey? Benim misafirimsiniz.
Çaylarımız geldi. Sessizce çaylarımızı yudumlamaya başladık. Televizyonda “AK Parti de FETÖ mensubu kalmadı. Hiç taviz vermeden mücadeleye devam ediliyor….”. Kılıçdaroğlu, Fethullah Güven’e sesleniyor. “Ülkene dön, suçsuzluğunu kanıtla. Gelmezsen suçlu olduğunu kabul edeceğiz.” Masamdaki biri söz aldı.
- Ben AK Parti’ye oy verdim. Gene de gözüm kapalı AK Partiye oy veririm ama AK Parti içinde FETÖ ile sağlıklı bir temizlik yapıldığını düşünmüyorum. CHP ise sadece konuşuyor. CHP içinde FETÖ ile gönül bağı olan belediye başkanları, ilçe yöneticileri olduğunu biliyorum ama CHP yönetimi üzerlerine gitmiyor, topu iktidar partisine atıyor… Diğer iki partiye nazaran FETÖ karşısında parti içi temizliğini yapan MHP dir.
Cep telefonunu çıkardı Metin ÖZER’in makalelerini okudu. Okuduğu Makalelerdeki alıntıları aşağıya yorum yapmadan aktarıyorum.
“…..KHK ile meslekten atılan 50 bin Fethullahçı öğretmenden birisi. KPSS soru hırsızlığı ve Fethullahçı Abla olma iddiasıyla öğretmenlikten atıldı. Bu hanımefendi; AK Parti Manisa ikinci başkanı Volkan Soyumert'in eşi.
Bu olaydan sonra ne beklenir?
Ya Volkan Soyumert partiden istifa etmiştir ya da parti kendisini ihraç etmiştir.
Valla ikisi de olmadı.
Adam aslan gibi işinin başında.
Bu durum da Manisa’yı sallamış.
Manisa’daki gazeteciler, İl Başkanı Zülfikar Gürcan 'in makamına koşuyor :
- Sayın Başkan, yardımcının karısı Fethullahçılıktan öğretmenlikten atıldı. Kendisini partiden ihraç edecek misiniz?
“Ne ihracı?” diyor İl Başkanı, Ardında sinirinizi oynatacak sözler çıkıyor ağzından:
- Karısı Fethullahçı, o onlara çalışmış ama kendisi Fethullahçı değil o bize çalışıyor. Karısının cezasını niye kendisi çeksin?...”([1])
“…Şimdi size yaşadığım bir olayı anlatayım.
Son seçimlerden hemen önceydi.
Türkiye’nin orta bölgesindeki bir ilde yaşayan eski bir dostum aradı.
- Abi AK Parti bizim burada bir Fethullahçıyı listenin başlarına koyacak.
- Hadi canım sen de dedim. Olur mu öyle şey?
- İnan ki olacak abi…
“Bu herif daha önce de milletvekiliydi. Her ay düzenli olarak Pensilvanya’ya gidip Fethullah’tan dua alırdı. İnanmayan adamın pasaportuna baksın. Hatta o kadar açıktan bir Fethullahçıdır ki, bunu hiç de saklamaz. Buradaki apartmanların yöneticilerini çağırıp toplantı yaptı. ‘Eğer yönetici olduğunuz binada en az on Zaman Gazetesi aboneliği olmazsa belediyeyi yollar ceza yazdırırım’ diye de herkesi tehdit etti” dedi.
“Ya kardeşim, AK Parti Fethullah’la bu kadar sıkı mücadele ederken böyle birisini listeye niye alsın? “Bu iddia bana çok inandırıcı gelmedi” dedim ama yine o ismi not aldım.
O arkadaşa bana verdiği ismi AK Parti’nin teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcısına iletmesini istedim.
İletti mi?
İletti. Ben şahidim.
Ben sonra bu meseleyi unuttum.
Zaman geçti AK Parti’nin listeleri açıklandı.
O gün dostum tekrar aradı.
“Gördün mü abi” dedi.
- Sana verdiğim isim listenin başlarında..
Emin olun başımdan aşağıya bir kazan kaynar su döküldü…” ([3])
Metin Özer’in yazdıkları doğru ise alt tabakadaki gözetim alınan ve ihraç edilen memurların ne kabahati vardır. ByLock programını kullanan kişiler; ister alt, ister orta, ister üst tabaka olsun suçludur. Cezalarını çeksinler, hiç acımam…
Siyasi liderlerin FETÖ konusunda samimi iseler siyasette de bir temizlik yapmalarını istiyoruz. Çünkü alt tabakadaki fakirleri, çaresizleri, parasızları, evsizleri FETÖ’nun kucağına oy isteme uğruna iten siyasetçilerdir… Son genel seçimlerde siyasi liderler, “ince eleyip sık dokumak” deyimini icra etmeliydiler. Ama ince eleyip sık dokuyamadıysalar 15 Temmuzdan sonra siyasi partiler, temizlik konusunda gerekeni yapmalıdır.
Üç siyasi partinin liderleri Pensilvanya’ya çağrı yapıyor…”Ülkene gel yargı karşısında hesap ver suçsuz olduğunu kantla” ama partilerindeki millet vekillerine, il ve ilçe yöneticilerine dokunmuyorlar...
Değerli okuyucularım, siyasi liderlerin ne dediğini değil ne demediği önemlidir. Yani Ülkene gel yargı karşısında hesap ver suçsuz olduğunu kantla” dendiği zaman, partimdeki FETÖ mensubu milletvekillerini, il ve ilçe yöneticilerini, koruyacağım şeklinde tefsir etmek mecburiyetinde kalıyorum…
Selam ve saygılar…