Merhaba,
Biri “Beka Beka Diye…” bir mesaj gönderdi bana.
Mesaj, 70’li yıllardan başladı bugüne kadar her şeyi anlattı. Tarihten örnek verdi. Osmanlı’nın nasıl borçlandığını anlattı. Ülkücüler ile devrimcilerin birbirine nasıl düşman yapıldığını anlattı. Bugün ise “beka diye diye”, diyerek milletin nasıl kandırıldığını anlattı…
Evet, beka sorunu yoktur cümlesi doğrudur. Ama PKK terör örgütü ve siyasi uzantısı HDP’yi meşrulaştırmak gayreti, PKK adını zikretmeden terör örgütlerini lanetliyorum gibi cümleler de bir vakıadır.
Sevgili okuyucularım;
“Beka Beka Diye…” başlıklı yazının birinci bölümünde anlatılanlara kimse itiraz edemez ama 1970’li yıllardaki siyasilere öz eleştiri de yapmadı. Özeleştiriyi ben yapayım:
Özeleştirim:
- Geçmişte Rusya ve ABD düşmanlığı öğretildi ama beka tehlikesi öğretilmedi. ABD’nin, Rusya’nın, Avrupa’nın daha doğrusu emperyalist ülkelerin Türkiye üzerindeki oyunlarını Atatürkçülere, dindarlara, ülkücülere, devrimcilere açık ve net bir şekilde siyasi liderler tarafından anlatılmadı…
- Yazının ikinci bölümünde ahlak ve maneviyatın aşılanmadığından bahsedilerek beka tehlikesi buralarda aranması gerektiğini çok güzel anlattı. Ahlak ve maneviyatın eksikliği muhakkaktır. Ama Sahada beka sorununu tetikleyen davranışlardan hiç bahsedilmedi.
Mesajda bahsedilmeyen konular:
- Gençlerimizin, PKK terör örgütüne militan temin edilmesine vesile olan HDP’den bahsedilmedi,
- PKK’nın 40.000 kişiyi öldürmesinden bahsedilmedi,
- Köylerde, kırsalda ve metropollerde bombalı saldırılardan bahsedilmedi,
- PKK kelimesini zikretmeden bütün terör örgütlerini lanetliyorum cümlelerinden bahsedilmedi,
- Batı’nın, Mısır ve Arnavutluk’a özerklik verilmesindeki gayretinden bahsedilmedi,
- PKK ve HDP’ye özerklik sözü verilmesinden bahsedilmedi,
- PKK ve diğer terör örgütlerine operasyon yapılmama sözünü verenlerden bahsedilmedi.
- Türk Askerinin Suriye’nin kuzeyinden çekilecek sözünü verenlerden bahsedilmedi,
- Kayyumu kaldırma sözünü verenlerden bahsedilmedi,
- Libya ve Suriye’nin nasıl parçalandığından bahsedilmedi,
- İttihat terakki cemiyeti döneminde Batının, Arnavutluk’a özerklik istemesi ile Batının, HDP’ye özerklik istemesi arasındaki benzerlik ve tehlike anlatılmadı,
Sevgili okuyucularım;
“Beka Beka Diye…” başlıklı yazıda PKK terör örgütü ve siyasi uzantısı HDP’yi meşrulaştırma gayreti olduğunu gördüm… Bu gibi konuları, ülkücüyüm veya milliyetçiyim diyenlerin sosyal medyada neşretmesi de ayrı bir vukuat:
Özet olarak diyorum ki beka sorunu olmaması için;
- Milli düşünebilen Ülkücü olalım,
- Milli düşünebilen devrimci olalım,
- Milli düşünebilen milliyetçi olalım,
- Milli düşünebilen Atatürkçü olalım,
- Milli düşünebilen solcu olalım,
- Milli düşünebilen dindar olalım,
- Milli düşünebilen Alevi olalım,
- Milli düşünebilen Suni olalım,
- Milli düşünebilen Arnavut olalım,
- Milli düşünebilen Çerkez olalım,
- Milli düşünebilen Ermeni olalım,
- Milli düşünebilen Kürt olalım,
- Milli düşünebilen Türk olalım,
Geçmişte ülkücülerin Rusya’ya, devrimcilerin de ABD’ye düşman olması için siyasiler ve siyasi liderler tarafından sağlandı ama ülkenin bekasını tehlikeye sokanların kaynağı siyasi liderler tarafından anlatılmadığı için bugün milli düşünemiyoruz…
Tehlikenin nereden ve nasıl geldiğini anlayacak Milli düşünebilen;
- Liderler olmalıdır,
- Bireyler olmalıdır,
- Fikir kulüpleri olmalıdır,
- Siyasiler ve siyasi partiler olmalıdır,
- Yazarlar olmalıdır,
- Gazeteciler olmalıdır,
- Akademisyenler olmalıdır,
- Eğitimciler olmalıdır,
- Organizatörler olmalıdır,
“Beka sorunu yoktur” cümlesi “milli” düşünmekle doğru olacaktır.
Selam ve saygılarımla