Trabzon’da Tenere Medya 25.10.2021 tarihinde önemli bir habere imza attı…
“Ressam Gökçe Erhan’ın kültür balıkçılığına karşı çıktığı için evi yakıldı.”
Aslında kültür balıkçılığına değil doğanın kirletilmesine karşı olduğu için kültür balıkçılığı bahane edilerek evi yakıldı. Bazen konunun dikkat çekmesi için haber başlığı konu ile ilgili olamayabiliyor…Onun için haberin içeriğini iyi okumalıyız…
Haberin içeriği önemlidir. En azından benim açımdan önemlidir. Çünkü söz konusu olan deniz kirliliğidir. Bu duruma herkesin karşı çıkmasını bekleriz.
Bir şekilde kazancımızı temin etmek zorundayız. Ama Kazanç temin ederken doğayı kirletmek demek bir daha kazanç elde edememek demektir.
Doğayı kirletenlere birkaç soru soralım:
- Süt veren ineğinize fiziki bir zarar verirsek ne yaparsınız?
- Vururum
- Ne demek vurmak?
- Öldürürüm
- Niçin öldürürsün?
- İnekten süt almamı engellediğin için…
Devam edelim:
Süt veren bir ineği yaralayanları öldürmekle tehdit edebiliyorsa denizi kirletenleri ne yapmak lazımdır? İşte bu soru cevapsız kalıyor…
Ressam Gökçe Erhan ne yaptı?
Gökçe Hanım, basın açıklaması ile kültür balıkçılığı bilimsel olarak yapılmadığı zaman denizi nasıl kirlettiğini anlatmaya çalışacaktı… Bunu duyan balıkçılar, Gökçe Hanımın evini yakarak ona, göz dağı vermek istemiş…
- Gözdağı kime verildi?
- Sanatçı Gökçe Erhan’a verildi
- Sanatçı Gökçe Erhan kim?
- Bir kadın, bir sanatçı aynı zamanda bir insan…
Şimdi soralım:
- Kadın hakları dernekleri neden hiç sesini çıkarmıyor? Ben cevap vereyim:
- Medyadan yaptığım araştırma neticesinde Ressam Gökçe Erhan’ın bir ideoloji ile bağlantısı ortaya çıkmadı. Bir ideoloji ile bağlantılı olması yetmiyor. İktidar partilerinden birine yakın görünmeyecek ve PKK terör örgütünün siyasi uzantısı HDP’yi meşru kabul etmesi önemli kriterdir.
Başka bir haberi gündeme getirelim:
09.11.2021’de “Konya’da 14 yaşındaki Mukaddes Erensoy’u vurduran kişi, öz babası Ali Erensoy çıktı!” Kadın hakları ve çocuk hakları savunucuları niye sesini çıkarmadı? Cevap vereyim:
Mukaddes Erensoy’un bir ideoloji ile bağlantısı olsaydı çocuk ve kadın dernekleri sokaklara dökülürdü…
Bu haberi basın gündeme taşıdı ama kadın dernekleri gerekeni yapmadı. Belki de Gökçe Hanım, iktidar partilerinden biri ile iletişim olduğu için hak ve hukuku yok sayılmıştır.
Diyarbakır annelerine bakalım:
- İdeolojik yönü vardır.
- Çocukları kandırılarak dağa kaldırılan annelerin feryadı vardır. Annelerin bu feryadı da bir kadın hakkıdır. Ama PKK terör örgütünün uzantısı HDP’ye karşı oldukları için annelerin feryadı bir hak olarak kabul edilmemiştir…
Şimdi soralım:
- Kadın Haklarını savunan dernekleri ne işe yarıyor?
- Bilmiyorum…
Gündemi meşgul eden önemli bir habere bakalım:
Bir milletvekili şehit abisi olduğunu iddia eden kişinin kız kardeşine basının önünde küfrediyor.
Kadın haklarını savunan derneklerin ne yapması gerekirdi?
- Küfür konusunu siyasi partilerden bağımsız ele alarak küfredilen kişi bir kadın olduğu için, kınama konuşması yapması gerekirdi.
Yukarıda üç tane örnek verdik:
- Denizi kirletenlere karşı mücadele eden sanatçı Gökçe Erhan, bir (ideolojiye mensup olmadığı için) ideolojinin bayraktarlığını yapmadığı için kadın hakları savunucularının gündemine giremedi…
- 14 yaşındaki Mukaddes Ersoy babası tarafından vurduruldu ama 14 yaşında olduğu için kayda değer hak ve hukuku yoktur anlayışıyla hareket edildi…
- Diyarbakır annelerinin ideolojik yönü olmasına rağmen, PKK terör örgütü ve siyasi uzantısı HDP’ye karşı göründüğü için daha doğrusu iktidarın yanında bulunduğu için (kadın hakları savunucularının kadrajına giremedi) bütün haklarını kaybetti… Bu anlayış bir ayrımcılıktır.
Kadın hakları derneği;
- İdeoloji gözetmeden kadınların haklarını arar,
- İktidar-muhalefet ayırmadan kadınların haklarını gündeme taşır,
- Kadın hakları derneği, ideolojilerin ve siyasi partilerin emrinde olmaz,
- Kadın hakları derneği diğer dernekler ile birlikte hak ve hukuk peşinde koşar. Adil bir anayasanın oluşmasını sağlaması gerekirken ayrımcılık kıvılcımlarını ateşlemez…
- Adil ve özgür bir anayasanın oluşması için dernekler de özgür düşünmeli ve icraatları adil olmalıdır.
- Ama ve fakat ile başlayan cümle kurarak mevcut suça, geçmişteki işlenen bir suçu örnek vererek meşrulaştırmak demek, işlenen suçu (kabahati) kabullenmek demektir…
Selam ve saygılarımla…