Bu satırlarda bölgenin (Afyonkarahisar, Antalya, Isparta ve Burdur) ekonomik yapısı nasıl gelişir, nasıl katkıda bulunulabilir ve siyasetin göremediği konuları yazmayı isterdim, maalesef olmuyor. Seçimlere az bir zaman kalmasıyla yazıları siyasi olarak yazmak mecburiyetinde kalmak gerçekten zor. Bizlerin görevi topluma ve bizleri idare eden siyasi yapıya ayna tutmaktır, bölgemizde daha iyi hizmet edecek faydalı olacak kişileri destekleyerek de ülke ve bölgemize katkı sağlamaktır. Ne kadar “tarafsızım” dersek diyelim sonuçta bu bölgede ve bu ülkede yaşadığımızdan gelecek nesillerimizin daha demokratik, daha ekonomisi düzgün bir ortamda yasaması için buna mecburuz. Ve hangi siyasi partili olursa olsun meclise gidecek vekillerin, görev alacak şahısların kendini yetiştirmiş, halkına ülkesine faydalı olacak kişilerden olmasını istemek taraflı olmasa gerek. Bu ülkeyi idare edecek şahsiyetlerin, mecliste olacak sayın vekillerin kendini yetiştirmiş, bölgesine ve ülkesine katkı sağlayacak şahsiyetleri istemek taraf olduğumuzun da bir göstergesidir. Ancak bunları istemek suç olmuşa benziyor. Neden mi?
Artık partilerin davasına inanan değil şarlatanlık yapanlar ön planda,
Bölgesini düşünen, ülkesini düşünen değil parası olanlar ön planda,
Seçimden seçime siyasete soyunup etiket kazananlar ön planda,
Memleketini değil cebini düşünenler ön planda,
Ülkesi ve bölgesinin geleceği için değil geleceğini kurtarmak isteyenler ön planda,
Halkını değil gelecekte vekillik maaşını düşünenler ön planda,
Devlet birikimi- siyasi birikimi- hizmet birikimi değil kim çok haysiyetten yoksunsa onlar ön planda.
Bunlar saymakla bitmez. Zaten toplumun algısı da bu yöndedir. Yani merhum Kemal Sunal’ın oynadığı filmdeki karakteri gibi bu ülke ve bu bölge bu siyaset yapısı zübükzadelerden kurtulmadıkça kimse kendi geleceği daha iyi görmesin.