Türkiye 1946’dan beri parlamenter sistemle yönetilirken 2019’da sistem değiştirmek mecburiyetinde kalan bir ülke konumuna geldi.
1960 askeri darbe…
1970’lerde muhtıra ve hükümetin düşürülmesi…
1980 askeri darbe. 5.000 gencin heba olması ve 650 bin gencin fişlenip ceza evlerine atılması…
1991’de Kuzey Irak göç dalgası; Saddam’ın zulmünden kaçan Kürtler…
1997’de 28 Şubat ve hükümetin devrilmesi…
2000li yıllarda ekonomik krizle ülkeyi dizayn etme…
2007 yılından itibaren “balyoz, ay ışığı, Ergenekon” davaları, askeriyeyi ele geçirme operasyonu…
2011 Suriye’den 2 milyonu geçkin insanın Türk sınırlarına dayanması ve bakımı ülke içine dağılması…
2013’de 17/25 Aralık olayları ve darbenin ayak sesleri…
2016 15 Temmuz vatan hainlerinin darbe girişimi, 250 şehit ve 2000’nin üzerinde yaralı…
72 senelik parlamenter sistemde 65 hükümet kuran, her on senede bir darbelerle ülkenin yönetiminde söz sahibi olan ABD ve Avrupa nerde ise 2 senede bir iktidarını değiştiği bir ülke
Burası Türkiye…
15 Temmuz vatan hainlerinin kalkışmasından sonra sistem değişikliğine gitmek isteyen Türkiye… İki parti yan yana omuz omuza vermiş durumumda, AK Parti ve MHP. Sebep olarak da başta ABD ve Avrupa devletlerinin Türkiye üzerinde oynadığı oyunu görmeleri ve karşı atağa geçmeleri, “Oyunların içerisinde bizde olacağız, yeter artık!” demelerinden geçiyor. Bir tarafta da CHP, HDP, Saadet Partisi, İYİ Parti, en büyük oyun kurucu da FETÖ parlamenter sistemde kalmak istemeleri…
Sistemin başta değiştirilmek istenmesinin ana sebeplerinden biri de parlamenter sistemde ABD de Avrupa da ülke üzerinde oyun oynamalarının kolaylıkla başarılması olarak da bakılabilir…
“Cumhurbaşkanlığı sisteminde de 2019 yılında AK Parti başarabilir mi, yeniden iktidar olma olasılığı var mı?”
Kafalardaki soru bu olurken Sayın Cumhurbaşkanının nasıl ki 17 / 25 Aralık’tan sonra kendi alt kademelerine FETÖ’nün iç yüzünü anlatamayıp, 15 Temmuz hainlerin kalkışması yaşandı ise şimdide AK Parti ve MHP’nin ortak hareket ettiğini anlatamamış gözükmekte…
Ak partinin ülke genelinde değiştirmeye kalktığı yerel yöneticilerin albenisi olmadığının farkına varması görevden alma ve istifa istemlerini rafa kaldırırken, ABD’de görülen Türkiye’ye yaptırım mahkemesinin kötü sonuçlanması, ekonomik krizin git gide ağırlaşması, 11bine yakın ‘bylock’ tuzağının Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca tespit edilmesi hükümeti zorlamış gözükmekte.
Eğer yerel yönetimler, mülki idareciler ve AK Parti İl Başkanlıkları olsun tabanda ortak hareketten uzak durup 2013’ten önce ve sonra olduğu gibi “Atanan idareciler AK Partili olacak” havasına girerse, “AK Partili” diyerek FETÖ kırıntılarına pirim verilirse ve göreve getirilseler, kendi parti organı gibi gördükleri sendikalardan FETÖ kırıntıları pirim yaparsa AK Parti için tehlike çanları çalacağının da bir göstergesi!
Milliyetçisi, ülkücüsü, eğitimcisi, memuru, idarecisi, bürokratı yıllarca ezilmişliğin, FETÖ hainlerine boyun bükmeyen binlerce devlet kademelerinde çalışan şahsiyetlerin “Yeter artık, bu ülkenin devamlı ezileni biz mi olacağız?” deyip tepki gösterip, kendilerini geri çekmeleri halinde ise 2019’daki hem yerel seçimlerde hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AK Parti hayal kırıklığına uğrar! Bu halkı ekonomik sıkıntı ile oyunlarla bir yerlere yönlendireceğini düşünenler yanılır. Türk halkının eger gururuna dokunursan ne yapacağı belli olmaz...
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…