Gezi olaylarında birkaç ağacı bahane ederek isyan bayrağını ülkenin her tarafına yayan kişilerin derdi ağaç olmadığını biliyoruz. Çünkü kesilen birkaç ağacı bahane ederek yapılan gösterilerin aynı saatlerde Konya’ya da sıçramasını iyi niyetli olarak düşünmek mümkün değildir.. Hadi diyelim Taksimde ağaç kesildi gösteriler başladı, Konya’da ne oldu da isyan çıktı?
İstanbul’daki gezi olayları ülkenin her tarafına aynı saatlerde sıçramasının altında ağaç sevgisinin olmadığını, hükümete baskı olsun diye gösteri yapıldığını sağır sultan bile biliyor. Çünkü yabancı basın, gezi olaylarının haklılığı konusunda değerlendirmeler yapmasından gezi olaylarının art niyetli olduğunu gün gibi ortaya çıkardı. Hele Gezi olaylarının temsilcileri, Boğaz köprüsünün, Kanal İstanbul’un ve üçüncü Hava limanının inşaatları durdurulsun gibi istekleri dile getirerek devlet ile pazarlık etmelerinden bölgesel ve küresel güçlerin varlığını ortaya koyuyor. 17 ve 25 Aralıkta Boğaz köprüsü, Kanal İstanbul ve üçüncü Hava limanı inşaatlarını yürüten müteahhitlerinin tutuklanması iyi niyetli olmadığının bir göstergesidir.
Komşumuz Irakta da iç karışıklığın nedeni olarak küresel güçleri, dolayısıyla Gezi olaylarını aklıma getirdi. O halde Irak olaylarını analiz edelim.
Irkta söz konusu gösterilerin sadece halkın kamu hizmetlerini alamaması, yolsuzluk, işsizlik gibi nedenlerden kaynaklanmadığını düşünüyorum. Tıpkı Taksimde birkaç ağaçtan dolayı Gezi olaylarının olmadığı gibi… Çünkü
2003 sonrası hemen hemen her yaz, ülkenin güneyindeki hava şartları ve altyapı eksikliği nedeniyle sorunlar yaşandığını herkes bildiğine göre Irakta ki gösterilerin nedeni üzerinde duralım:
- Siyasetin Irak halkı üzerindeki baskısı,
- Irak’ın, güney halkı ve Şiilerin Irak'taki siyasete inancını kaybettiğinden dolayı seçimlere katılım oranının ortalama yüzde 20-25' civarında olması,
- Irak'ta yaşanan gelişmelere bölgesel ve küresel güçlerin karışması,
- İran'ın siyaseten Irakta lider ülke olarak boy göstermesi,
- İran'ı tamamen destekleyebilecek ya da İran ile iş birliği yapacak ya da sözünden çıkmayacak siyasi grupların çok fazla ön planda olmadığını gören İran’ın, Irak’ın iç işlerine karışmak için hırslı hareket etmesi,
- Mukteda es-Sadr'ın biraz daha dengeli, rasyonel ve realist bir siyaset izlemesi, Suudi Arabistan'a göz kırpması, ABD ile çalışabileceği mesajlar vermesi,
- Haydar El-İbadi'nin tekrar başbakan olma ihtimalinin gün yüzüne çıkması üzerine İran’ın endişelenmesi,
- İran’ın, bölgeye Irak üzerinden hem ticari hem siyasi baskı kurma performansının azalması,
- İran’in, Suriye'ye açılım alanı bulmayacağının hissine kapılması,
- En önemlisi de Petrol kaynaklarını elinde tutmak isteyen Mossad ve Batı ajanlarının suyu bulanık tutmak istemesi,
Yukarıdaki nedenlerden dolayı komşumuz Irak, bizdeki gezi olaylarının bir benzerini yaşıyor.
Selamlar ve saygılar…