Ülke gündemini meşgul eden ABD’nin Türkiye Adalet Bakanlığına ve İç İşleri Bakanlığına uygulamaya kalktığı sözde yaptırımının sebebi olarak gösterdikleri papazın neden önemli olduğunu anlatmaya çalışalım… Sözde yaptırım dedik çünkü 15 Temmuz vatan hainlerinin kalkışmasından sonra artık bu yüce millet uyandı, hiçbir yaptırım bu ülke idarecilerine diz çöktüremez!
Tutuklanan papaz Andrew Craig Brunson 1993’de Türkiye’ye yerleşiyor, yıllarca Türkiye’de gitmediği ilimiz kalmıyor. Mahkeme tutanaklarında ifadesi aynen şu: “Ben İsa’ya ve Mesih’e talebe yetiştiriyorum”. Açtığı kilise Evanjelik. 15 Temmuz vatan hainlerinin kalkışması gecesi telefon kayıtlarında darbe başarılı olmayınca konuşmalarında moraller sıfır!
Bu papaz Brunson 1993’de Türkiye’ye geldikten sonra 1995’de de (SGDD=ASAM) Sığınmacılar ve Göçmenler Dayanışma Derneği kuruluyor, tabi arkasında BM var, UNICEF ve THE WORLD BANK gibi bir sürü destek olan ünlü markalar var. ASAM altında Türkiye’de 45’in üzerinde illerde dernek kurarak faaliyete geçti. 1998’in 16 Mart’ında Irak devrik lideri, idam edilen Saddam Hüseyin’in, İran sınırında bulunan Halepçe kasabasına kimyasal silah kullanmasıyla 5 binin üzerinde Kürt vatandaşı ölmüştü. Türk sınırına dayanan 500 bin göçmenin Türkiye’de kamplarda kaldığı müddetçe bu papaz Brunson Güney Doğu Bölgemizde örgütlenerek ABD’ye götürülecek Hristiyanlaştırılmış Kürtlerin de bilfiil aracısı olduğu gözükmekte.
Bu yapılanma adı altında genelde Afrika bölgelerinden gelen, İran ve Afrika’da yaşayan Şii inancına bağlı göçmenler hedef alınıyor. Gaye Avrupa ülkelerine geçebilmek için dil, inanç ve para kullanılıyor. Bunu saf Türk gençlerine de uygulamaktadırlar, çoğu inanç boşluğunda olan gençlerimiz de bu tuzağa düşmekte!
Gelelim Burdur ayağına: Başlıkta Burdur dedim çünkü Burdur’da yaşamaktayım; bu faaliyetler bütün illerimizde yaşanmakta ancak Isparta ve Denizli’nin ASAM şubeleri Burdur’la aşırı derecede ilgilenmekteler. Öğrencilerimizin yoğun olduğu zamanlarda Yehova Şahitleri grubunun Burdur’un güzide İstasyon Caddesinde stant açıp kitap ve broşür dağıtmaları, özellikle İran ve Afgan Şii inancına bağlı göçmenlerin kiraladıkları 18’in üzerindeki evlerde kilise ayinlerinin yapılması ve evleri kiliseye çevirmeleri, bu ailelere Hristiyanlık bilgileri verilmesi ve tüm bunların Torosların küçük ama kendi kültüründen kopmayan bir Burdur’da olması dikkatlerden kaçmamaktadır! Şimdi devlet erkânına sormak lazım ABD’nin bir papaz için iki başarılı bakanımıza uygulamak istediği yaptırımının karşılığını sadece devlet eli ile mi uygulayacağız yoksa “fırsat bu fırsat” deyip bunların bütün yapısını mı çökerteceğiz?
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…