Demokrasi ile yönetilen ülkelere bakıldığında, geri kalmış ülkelerin en büyük sorunu yerel siyasetle genel siyaseti ayrıştıramaması olarak karşımıza çıkmakta. Genel siyasette partiler seçmenlerini kenetlendirme ve sıklaştırmak için sert söylemlerde bulunurken yerelde ise; tanıdık akraba, ikili ilişkilerin ön plana çıktığı gözlenmekte. A partili olan bir seçmen düşüncesinin tam tersi bir partinin adayına oy verme durumunda kalabilmekte. Bu davranışını da kişileştirmekte, kişiye oy verdiğini vurgulamakta.
Genel siyasetin kutuplaştırma politikasının yerele indiğinde ise ülke olarak yetmişli, seksenli yıllar arasında çok acı tecrübe ile öğrendik. Binlerce gencin telef olması olarak hafızalara kazınmış oldu.
Gelişmiş ülkeler olarak bakıldığında ABD ve AB devletlerinde yerel meclislerde en büyük kavgaların muhalefetin yatırımları az bulmasından ve seçim vaatlerini yerine getirilmemesi üzerine olduğu görünmekte. Bu meclislerde iktidar ve muhalefet partilerin meclis üyeleri ortak bir komisyon kurarak yapılacak yatırımların kaynaklarını bu komisyonun bulması sağlanmakta. Buna örnek olabilecek bir belediye ise Burdur’un Tefenni Belediyesi. Hem seçim sathında hem de seçimden sonra ayrıştırma politikası yerine bütünleştirici politikaları karşılığını bulmuş durumda. Bu davranışlar yaşadığımız Burdur’da geçerli mi?
31 Mart yerel seçimlerinden sonra Burdur Belediye meclis toplantılarını takip eden biri olarak mecliste bırakın ortak karar almayı Burdur’un gelişmesi için fikir üreten olmadığı gibi bir tarafın beyaz dediğine bir taraf da siyah demekte. ‘Belediye başarısız olsun bir daha ki seçimlerde de biz kazanalım.’ anlayışı hakim. Bu anlayışın ülke genelinde de hakim olduğunu TV kanallarında izlemekteyiz. Bu anlayış ise ülkenin ve şehirlerimizin gelişmesinin önündeki tek engel.
Burdur Belediyesi meclis toplantılarında dişe dokunur hafızalara yer etmiş konular ise; şehir içi otobüs fiyatları, su zammı ve 18.madde uygulaması oldu. Burdur Belediyesi meclisindeki muhalefetin ise muhafazakâr bir düşünceye sahip olduğu halde devletle sorunu olanların peşine takılması veya böyle algılanması muhafazakâr kesimin yıpranması olarak karşımıza çıkmakta.
Burdur Belediyesi meclis toplantısında muhalefetin belediye başkanı ve ekibine sormadığı veya soramadığı konuları bir basın mensubu olarak bizler sizlerin adına soralım.
1- Sayın Başkan Ali Orkun Ercengiz, meclis üyelerinin ve AK Parti İl Başkanı’nın tutumundan güç kazandığınız ve bu gücü kaybetmemek için devamlı malzeme vererek seçim vaatlerinizi unutturmaya çalıştığınız doğru mu?
2- Gazete ve haberlerde finansal kaynak bulamadığınızdan bahsediyorsunuz. Seçim vaatlerinizi yaparken bunu düşünemediniz mi? Seçim vaatlerinizden kaçını gerçekleştirebileceksiniz? Kaynak bulabilmek için iktidar partisi ile Burdur için yan yana gelmeyi düşünüyor musunuz?
3- 2020 yılında faaliyete geçecek veya temelini atmayı düşündüğünüz yatırımınız var mı?
4- Burdur’un gelecekte gözdesi olabilecek Köprübaşı ve çayın ıslahı ne zaman bitecek?
5- Şehirler meydanları ile anılır. Burdur Cumhuriyet Meydanı ne zaman Burdur’a yakışır bir şekilde yapılacak?
6- İçme suyu, katı atık bertaraf projesi ve spor salonunu ne zaman başlayacak ve bitireceksiniz?
Bunun gibi soruları çoğaltabiliriz ancak Burdur Belediyesini CHP’li bir başkan yönettiğine göre AK Parti ve MHP il başkanlarının, belediye meclis üyelerinin sorması gereken soruları sorsalar, siyasilerimiz kuru siyaset yerine yatırımlar üzerinden siyaset yapsa acaba Burdur ne kaybeder ne kazanır?
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileği ile…