CEMALETTİN BEKTAŞ
Köşe Yazarı
CEMALETTİN BEKTAŞ
 

DESTEK Mİ YAĞCILIK MI?

Bir Hadis-i Şerifte buyurur ki; “bir yerde haram işlenirse ya elinle, ya dilinle, ya da  kalbinle buğuz edersin” bizler de yaşadığımız ülkede kanun ve hukuk  olmasından  dolayı birinci şıkkı çıkarınca kalp ve dilimiz kaldığından sadece dilimizle müdahale etmeye çalıştık, tabi dilimiz dediğimde bizlerin dili de yazı oluyor. 2008 yılında Vali İbrahim Özçimen Muş Valiliği’nden Burdur’a Vali olarak  tayin olunca şöyle bir başlık atmıştım; “Valilikler cemaatin eline geçti”  sen misin bunu yazan yıllarca mahkemelerde sürünerek hemen yaftayı yapıştırdılar, “bu adam faşist, o yüzden valilerimizi eleştiriyor.” Emniyete alınan polislerin yüzde seksenine yakın kişilerin cemaat elemanı olduğunu, soruları dershaneler aracı ile imtihana gireceklere verildiğini yazınca sen misin bunu yazan, “polis düşmanı” olduk. Ergenekon, Balyoz, Ay Işığı Ankara’da kozmik ve en büyüğü İzmir’deki casusluk operasyonunun arkasında küresel güçlerin olduğunu, bunun Türk Silahlı Kuvvetlerini etkisizleştirmek olduğunu dile getirince sen misin bunu yazan “Kemalist ve sosyalist” olduk. Avukatların hakim ve savcı olmaları yönünde yasa çıkınca imtihana girenlerin ve kazananların cemaat eli ile bir yapılanmaya dönüştüğünü yazdık. O zaman da “Bu adam hukuktan ne anlar, yıllarca sosyalist hakimlerden kazık yedi ama hala anlamıyor” dediler. 17/ 25 Aralık bir yolsuzluk değil, devleti ele geçirme operasyonu olduğunu dilim döndüğü kadar yazmaya çalıştım, bunun bir darbe olduğunu yazdığımda, sen misin bunu yazan “sen AK Partili olmuşsun” dediler. Çözüm süreci olarak anılan PKK-Devlet görüşmelerinin yanlış olduğunu, PKK’nın silah bırakmayacağını, bunun devletimize ileride çok zarar vereceğini yazdığımda, “Sen hükümet yani AK Parti düşmanlığı yapıyorsun” dediler. 22 Haziran 2015’ten sonra hükümetin PKK’ya vurduğu darbenin doğru bir iş olduğunu, bunun devamının gelmesi gerektiğini, hükümetin desteklenmesi gerektiğini kaleme alınca da sen misin bunu yazan “AK Parti’ye yaranmaya çalışıyor” dediler. Cemaatin okullarına yapılan polis baskınlarının yanlış olduğunu, basının baskı altına alınmasının bu ülkeye zarar vereceğini yazdığımızda ise “Cemaatçi” olduk. Burdur Isparta organize sanayinin birleşmesi gerektiğini, bölgesel bir ihtisas sanayiye dönüşmesi gerektiğini, bunun alt yapısının uygun olduğunu, iki ilin bu şekilde bölgesel bir güç olacağını, iki ilin 15 senedir 2. organize sanayi bölgesini kurmaya çalıştığını, ama hala kuramadığını yazdığımda, “sen ne anlarsın sanayiden” deyip, alay etmeye kalktılar. 13 senedir tek partinin yönettiği ülkemizde, Burdur’un bundan tam faydalanması, seçilen vekillerin bir araya gelerek Burdur’un geleceğini planlayıp, yatırımların bu planlara göre gelmesi gerektiğini yazınca da “Bayramcı” olduk. İnsan bıraktığı eserlerle anılır deyip, Burdur’a bölgesel (Afyonkarahisar, Isparta, Antalya Burdur) hakemli bir dergi kurup, Türkiye’de Burdur hakemli özel sektöre ait dördüncü il olsun dedik.  Sen misin bunu yapan, engel olmadıkları, ayakta kalabilmek için almaya çalıştığımız reklamları engellemeyen kalmadı, yani bir sıkımlık canımız kaldı. Burdur kendini aşsın, tartışılsın, bunun başında da basın gelir. Burdur’u idare edenler eleştirilebileceklerini öğrensin, Burdur’un kalkınması için artık ben yaptım doğrudur, basın da bunu yazsın mantığından kurtulalım dedik, kalemine, aykırı fikirlerine, ileri görüşlerine inandığımız, takip ettiğimiz kalemler de baktık ki Burdur’u ve beni dinleyeni değil, dinleneni suçlayacak kadar kalemşörlüğe soyunmuş. Acaba bizler basınımız, siyasilerimiz, toplumumuz bir şahsa, bir partiye destek verirken destekle yağcılığı karıştırıyor muyuz ? 
Ekleme Tarihi: 09 Kasım 2015 - Pazartesi
CEMALETTİN BEKTAŞ

DESTEK Mİ YAĞCILIK MI?

Bir Hadis-i Şerifte buyurur ki; “bir yerde haram işlenirse ya elinle, ya dilinle, ya da  kalbinle buğuz edersin” bizler de yaşadığımız ülkede kanun ve hukuk  olmasından  dolayı birinci şıkkı çıkarınca kalp ve dilimiz kaldığından sadece dilimizle müdahale etmeye çalıştık, tabi dilimiz dediğimde bizlerin dili de yazı oluyor.

2008 yılında Vali İbrahim Özçimen Muş Valiliği’nden Burdur’a Vali olarak  tayin olunca şöyle bir başlık atmıştım; “Valilikler cemaatin eline geçti”  sen misin bunu yazan yıllarca mahkemelerde sürünerek hemen yaftayı yapıştırdılar, “bu adam faşist, o yüzden valilerimizi eleştiriyor.”

Emniyete alınan polislerin yüzde seksenine yakın kişilerin cemaat elemanı olduğunu, soruları dershaneler aracı ile imtihana gireceklere verildiğini yazınca sen misin bunu yazan, “polis düşmanı” olduk.

Ergenekon, Balyoz, Ay Işığı Ankara’da kozmik ve en büyüğü İzmir’deki casusluk operasyonunun arkasında küresel güçlerin olduğunu, bunun Türk Silahlı Kuvvetlerini etkisizleştirmek olduğunu dile getirince sen misin bunu yazan “Kemalist ve sosyalist” olduk.

Avukatların hakim ve savcı olmaları yönünde yasa çıkınca imtihana girenlerin ve kazananların cemaat eli ile bir yapılanmaya dönüştüğünü yazdık. O zaman da “Bu adam hukuktan ne anlar, yıllarca sosyalist hakimlerden kazık yedi ama hala anlamıyor” dediler.

17/ 25 Aralık bir yolsuzluk değil, devleti ele geçirme operasyonu olduğunu dilim döndüğü kadar yazmaya çalıştım, bunun bir darbe olduğunu yazdığımda, sen misin bunu yazan “sen AK Partili olmuşsun” dediler.

Çözüm süreci olarak anılan PKK-Devlet görüşmelerinin yanlış olduğunu, PKK’nın silah bırakmayacağını, bunun devletimize ileride çok zarar vereceğini yazdığımda, “Sen hükümet yani AK Parti düşmanlığı yapıyorsun” dediler.

22 Haziran 2015’ten sonra hükümetin PKK’ya vurduğu darbenin doğru bir iş olduğunu, bunun devamının gelmesi gerektiğini, hükümetin desteklenmesi gerektiğini kaleme alınca da sen misin bunu yazan “AK Parti’ye yaranmaya çalışıyor” dediler.

Cemaatin okullarına yapılan polis baskınlarının yanlış olduğunu, basının baskı altına alınmasının bu ülkeye zarar vereceğini yazdığımızda ise “Cemaatçi” olduk.

Burdur Isparta organize sanayinin birleşmesi gerektiğini, bölgesel bir ihtisas sanayiye dönüşmesi gerektiğini, bunun alt yapısının uygun olduğunu, iki ilin bu şekilde bölgesel bir güç olacağını, iki ilin 15 senedir 2. organize sanayi bölgesini kurmaya çalıştığını, ama hala kuramadığını yazdığımda, “sen ne anlarsın sanayiden” deyip, alay etmeye kalktılar.

13 senedir tek partinin yönettiği ülkemizde, Burdur’un bundan tam faydalanması, seçilen vekillerin bir araya gelerek Burdur’un geleceğini planlayıp, yatırımların bu planlara göre gelmesi gerektiğini yazınca da “Bayramcı” olduk.

İnsan bıraktığı eserlerle anılır deyip, Burdur’a bölgesel (Afyonkarahisar, Isparta, Antalya Burdur) hakemli bir dergi kurup, Türkiye’de Burdur hakemli özel sektöre ait dördüncü il olsun dedik.  Sen misin bunu yapan, engel olmadıkları, ayakta kalabilmek için almaya çalıştığımız reklamları engellemeyen kalmadı, yani bir sıkımlık canımız kaldı.

Burdur kendini aşsın, tartışılsın, bunun başında da basın gelir. Burdur’u idare edenler eleştirilebileceklerini öğrensin, Burdur’un kalkınması için artık ben yaptım doğrudur, basın da bunu yazsın mantığından kurtulalım dedik, kalemine, aykırı fikirlerine, ileri görüşlerine inandığımız, takip ettiğimiz kalemler de baktık ki Burdur’u ve beni dinleyeni değil, dinleneni suçlayacak kadar kalemşörlüğe soyunmuş.

Acaba bizler basınımız, siyasilerimiz, toplumumuz bir şahsa, bir partiye destek verirken destekle yağcılığı karıştırıyor muyuz ? 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.