Son dönemde, yerli ve yabancı ziyaretçilerin geldiği en çok ilgi gören (SALDA) gölü dünyaca ün kazanmıştır. Turizm açısından Burdur oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Burdur bölgesinde gezilecek, görülecek 10'larca yer bulunmaktadır. Bölgeye gelen yerli ve yabancı turistler farklı ve daha özgün turizm çeşitlerini de aramakta ve tercih etmektedir. Bunun sonucunda, doğal ve kültürel çekiciliklere sahip alanlar ve kırsal turizm, kültürel miras turizmi, ekoturizm gibi turizm türleriilgi çekmekte ve ön plana çıkmaktadır.Geniş anlamda düşünüldüğünde, Akdeniz bölgesinde yer alan Burdur ili İlçeleri ve Köyleri ile; yayla, av, mağara, botanik, göl, baraj, dağcılık, antik kent, konyon, evler, camii, doğa, kayak merkezi, göçmen kuşları, kilise, saat kulesi, halk oyunları, yemekleri, manileri, bakırcıları, yörükleri tarım ve hayvancılık gibi çeşitli ve yazamadığım bir çok güzellikleriyle alternatif turizm türlerinin uygulanmasına olanak veren turizm kaynakları ve destinasyonları mevcuttur. Fakat bu turizm kaynaklarının yeterince değerlendirilmemesi ve gerekli alt ve üst yapı eksiklikleri nedeniyle; mevcut turizm bölgelerine ağırlık verilmeye devam edilmesi, bazı turizm destinasyonlarında yoğunlaşmaya neden olmaktadır. Burdur turizm açısından bakıldığında sadece Salda gölü ile hatırlanmamalıdır.
Burdur'u tanıyalım;
Burdur İsminin Kökeni
Bizans döneminde bölgeye Polydorion denilirdi. Burdur isminin nereden geldiği hakkında çeşitli rivâyetler vardır. Burdur Gölü civarının güzelliği karşısında şaşıran Türkmen boylarından Kınalı oymağı mensupları, “Cennet buradadır” demişler, bu söz zamanla kısalarak Burdur olarak halk arasına yerleşmiştir. Burdur şehrinin kurucuları olan Türkmenlerin Kınalı oymağı, ilk önce bugün Hamambendi denilen yerde “Tirkemiş” kasabasını kurmuşlardır. En kuvvetli rivâvet ise, Burdur’a yaklaşan, fakat yaşlılık sebebiyle göremeyen aşîret beyi; “Burada güzel kokular duyuyorum. Her hâlde burası çok bereketli yer olsa gerek.” diyerek aşîret mensuplarına; “Burada dur ve şehri şuraya kur!” emrini verir. “Burada dur” zamanla “Burdur” olur.
Bölgede Hangi Dönemler Yaşadı
Frig, Roma, Bergama Krallığı ve Bizans dönemlerini yaşamıştır. Daha sonra Selçuklular, Hamitoğulları ve Osmanlılar bölgede hâkim olmuşlardır.
Tarihi Camileri,
Burdur ulu camii; Pazar Mahallesindeki Pazar düzlüğünde yüksek bir tepe üzerindedir. Vakıf kayıtlarına göre Hamitoğlu Dündar Bey yaptırmıştır.1914 depreminde yıkılan minaresinin yazıtında 1300 de yaptırıldığı yazılıdır. Çelik Mehmet Paşa 1749 da onarım yaptırmıştır. Depremden sonra 1919 da ahşap karkas olarak yapılmıştır.
Dengere camii; Çavdıra bağlı Bölme Pınar adı ile bilinen Dengere Köyündedir. Selçuklu ve beylikler dönemi ahşap direkli, toprak damlı camilerin Osmanlılar döneminde (XV ve XVI.yy.) yapılmış örneklerindendir.
Kervansarayları
İncir Kervansarayı; Bucak İlçesinin 15 km. batısında İncirdere Köyü yakınında bulunmaktadır. Anadolu Selçuklu Sultanlarından Gıyasettin Keyhüsrev Bin Keykubat tarafından XIII.yy.da M.1238 yılında yaptırılmıştır.
Susuz Kervansarayı; Anadolu Selçuklu devri XIII.yy. kervansaraylarındandır. Bucak İlçesi Susuz Köyündendir. Susuzhan kareye yakın dikdörtgen bir plana sahiptir. Beş neflidir.
Burdur Saat Kulesi
Burdur merkez Pazar Mahallesindedir.1936 yılında yapılmıştır. Kesme taşlarla inşa edilmiştir. Kare plana sahiptir. En altta dükkan olarak kullanılan bir mekan vardır.
Burdur Evleri
Burdur Taş Oda; Burdur Merkez Pazar mahallesindedir. 17.yy.dan kalma Osmanlı sivil mimari örneklerinden biridir. Kınalı Aşiretinden Emin Bey tarafından yaptırılmıştır.Kültür Bakanlığınca 1978 yılında restorasyon çalışmaları başlatılmış ve 1988 yılında da bitirilmiştir.
Başoda; Bol pencerelerle ışıklandırılmıştır. Ahşap yüklük, dolap, davlumbaz, tavan ve pencere pervazlarının kalem işi altın-gümüş varak kaplı süslemeleriyle yapının en göz alıcı odasıdır. Kuzey yönde tabandan yükseltilmiş seki odayı ikiye ayırdığı gibi, tavanı da ikiye bölmektedir.
Burdur Bakibey Konağı (Koca Oda); Burdur merkez Değirmenler Mahallesi Divanbaba caddesindedir. 17.yy. Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerindendir. Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırıldıktan sonra 1988 yılında restorasyonu tamamlanmıştır. Bakibey Konağı, Koca Oda adıyla da bilinir. Bilinen en eski tapu kaydı 1830 yıllarında Reşit Bey üzerinedir.
Burdur Mısırlılar Evi; Burdur Merkez Oluklar altı Caddesinde yer almaktadır. Hinnaplı ev olarak adlandırılmıştır. Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırılmıştır. 19.yy. yapısıdır. İki katlı, taş temel üzerine bağdadi olarak yapılmış olup, çatısı alaturka kiremit ile örtülmüştür. Alt katta kışlık odalar ve kiler, üst katta ise ortadaki ince uzun sofaya açılan dört oda yer almaktadır.
Burdur Çelikbaşlar Evi; Burdur Merkez Değirmenler Mahallesinde Koca oda’nın bahçesinde yer almaktadır. Erken Cumhuriyet dönemine aittir. İki katlı olup, alt katı taş, üst katı ahşap-kagir yapıdır. İkinci kat cumbalıdır.
Burdur Piribaşlar Evi;Burdur Merkez Oluklaraltı caddesinde, Mısırlılar evi yanında yer almaktadır.19.yy.sonu itibariyle yapıldığı tahmin edilmektedir. Osmanlı mimari geleneğini yansıtmaktadır.
Burdur Çetinerler Evi; Burdur Merkez Pazar Mahallesinde, Taşoda yakınındadır. 19.yy. ait bir yapıdır. Kültür Bakanlığı tarafından tescil edilmiş olup, içinde evin sahibi oturmaktadır.
Burdur Mağaraları
İnsuyu Mağarası; Ülkemizde turizme açılan ilk mağaralardan biri olan İnsuyu Mağarası Burdur’un su ihtiyacını karşılamak için kullanılan İnsuyu Mağarası sürekli çekilen sular nedeniyle mağaranın içindeki göller kurumuş ve mağarada mevcut olan damlalar zaman içerisinde yok olmuştur. Fakat 2004 yılında şiddetli bir şekilde yağan yağmur sayesinde İnsuyu Mağarası’nda tekrar küçük gölcükler oluşmuştur.
Burdur Gölleri
Burdur Gölü; Burdur gölü oldukça geniş bir havzanın içinde bulunmaktadır. Güneybatı-Kuzeydoğu yönünde uzanan gölün uzunluğu 34 km. en derin yeri 110 m. ve yüzölçümü ise 186 km. kadardır. Dünyada sadece Burdur Gölü’nde yaşayan endemik türlerden Aphanius Burduricus haricinde balık yaşamamaktadır.
Salda Gölü; Yeşilova İlçesinde kapalı havzada yer alan 184 metre derinliğindeki Salda Gölü, dışarı akarı olmayan 44 km2 alana sahip yüksek alkali nitelikli bir göldür.Salda Gölü ve çevresinde sulak alan, dere, kumul, ibreli orman, ağaçlık, dağ bozkırı, kayalık, tarım gibi habitatlar mevcuttur.
Yarışlı Gölü;, Yeşilova ilçesi sınırlarında yer alır. Harmanlı, Yarışlı, Sazak, Kocapınar ve Düğer köyleri arasında, genişliği 16 km², derinliği 4 m olan karstik göldür. Göl içinde küçük bir ada yer alır. Göl sodyum fosfat, sodyum klorür ve sodyum sülfat açısından zengin olduğu için suları acıdır. Kümbet, Yarışlı, Kirse pınarları, Kadınca suyu, Başkuyu çayı ve yağışlarla beslenir.
Akgöl;, Yeşilova ilçe sınırlarında bulunan karstik göl. Acıgöl ile Salda Gölü'nün arasında bulunur. Çevresinde Yeşilova ilçesinin Aşağıkırlı, Yukarıkırlı, Dereköy, Orhanlı, Taşpınar ve Bayındır köyleri bulunur. Akgöl yakınında bulunan köyün adı ile Bayındır Gölü ve Çorak Göl olarak da isimlendirilir. Göl bir polyenin içinde gelişmiştir.
Karataş Gölü; Karamanlı ilçe sınırlarında ve 1190 hektar büyüklüğündedir. Uluslararası sulak alanlar listesinde bulunan göl, 1985 yılında yaban hayatı koruma alanı kabul edilmiştir. Gölün rakımı 1050 m, en derin yeri 2 m'dir.
Burdur Kanyonları
Kargı Kısığı Kanyonu; Bucak İlçesi’nin doğusunda Aksu çayı vadisinde yer alan Kargı Kısığı kanyonudur. Karacaören I barajının kuzeyinde yer alan kanyon, yaklaşık 2 km. uzunluğundadır.
Karanlık Dere Kanyonu; Altınyayla İlçesi’ne 25 km. uzaklıkta Ballık köyünde yer alan Karanlık Dere kanyonudur.Yaklaşık 700 m. derinliğe sahiptir.
Serençay Kanyonu; Merkez Günalan köyü’nden başlamaktadır. Yaklaşık 4 km uzunluğa sahip kanyonda erken Bizans dönemine ait olduğu tahmin edilen kaya evleri bulunmaktadır.
Burdur Müzesi ve Kuruluşu
Burdur'un tarih öncesi (Prehistorik) geçmişi paleolitik çağlara kadar uzanmaktadır. Daha sonra sırasıyla Neolitik (8000 - 5500) Kalkolitik (5500 - 3200) çağlara ait somut buluntular Hacılar ve Kuruçay kazıları ile ortaya çıkmıştır.
İşte böylesine zengin bir prehistorik ve klasik çağlar arkeolojisine sahip Burdurlular 1950 yılların ortasında bir müze oluşturma çabasına girmiş. 1957 - 1960 yılları arasında dört sezon arkeolojik kazılar yapılan Hacılar Höyük ile bütün dünyanın dikkatini üzerine çekmiştir. Bu girişimlerin sonucunda Burdur Müzesi 1963 yılında resmen kurulmuştur. 12 Haziran 1969 yılında Müzenin bulunduğu yerde Şeyh Mustafa veya Küçük Şeyh Bulgur zade Ağa Medresesinin Kütüphane olarak kullanılan Hicri 1239 tarihli Necip Efendi Kütüphanesi ve çevresinde yeni oluşturulan yapılarda Burdur Müzesi insanlığın ve bilim dünyasının hizmetine açılmıştır. Zengin bir arkeolojik potansiyele sahip olan ilimiz kısa bir zaman içerisinde Müzesini geliştirerek ülkemizdeki sayılı müzeler içerisinde belli bir yere gelmiş olmasına rağmen, yerleşim yeri ve sergileme imkanının yetersizliği görülmüş ve 1992 yılında müzenin batı kısmı kamulaştırılarak müzeye dahil edilen alan ile genişleyen müze günün gereksinimine uygun olarak yeni teşhir salonları ve eski eser depoları yapımına 9 Haziran 2001'de Kültür Bakanı Sayın İstemihan TALAY tarafından temeli atılarak başlanmış ve 6 yıl süren revizyon çalışmaları sonunda dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Atilla KOÇ tarafından 7 Temmuz 2006 tarihinde kapılarını ziyaretçi ve bilim dünyasına açmıştır. Türkiye’nin en zengin arkeoloji müzelerinden olan Burdur Müzesi, Avrupa Müzesi Forumu’ndan 2008 yılında, “Gezilip Görülmeye Değer Müze” ödülünü almıştır.
Müze esasen 1956 senesinde kurulmuş olmasına rağmen 2001 senesinde ciddi bir düzenlemeden geçirildi. Burdur Müzesi'nde sergilenen eserlerin önemli bir bölümü Hacılar, Höyücek, Kuruçay, Kibyra, Sagalassos, Kremna, Moatra, Mallos, Paleopolis, Olbasa, Lisinia, Takina ve Boubon kalıntıları bulunmaktadır.
Sagalassos Antik Kenti
Burdur’un Ağlasun ilçesine 7 km. uzaklıktadır. Antik Pisidya bölgesinin en büyük ve önemli merkezlerinden biridir. Akdağ’ın 1700 metre yükseklerinde, Bergama Antik Kenti’nde olduğu gibi teraslama yöntemiyle kurulmuş kentin çekirdeğini kuzey terastaki yapılar oluşturmaktadır. Helenistik ve Roma dönemi kalıntıları içeren Sagalassos, en parlak dönemini M.S. 2. yüzyılda yaşamıştır.Kazı ve onarım çalışmaları sürdürülen kentin en önemli yapıları, Athonius Mabedi, Büyük Cadde, Aşağı Agora, Yukarı Agora, Tiyatro, Bazilika, Helenistik Çeşme, Kütüphane, Nympheus (Su ile ilgili anıtsal yapı), Hamam, Yuvarlak Anıt, Valentinian Anıtı ve Küçük Mabed’dir. Kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan keramik fırınlar, Sagalassos’un Anadolu’nun önemli keramik merkezlerinden biri olduğunu göstermektedir. Sagalassos keramikleri, antik çağlarda Mısır ve Suriye’ye ihraç ediliyordu. Çok büyük bir alana yayılan Sagalassos antik şehri, iyi bir onarımla açık hava müzesi olabilecek niteliktedir.
Hacılar Höyüğü
İlk olarak 1950’li yıllarda başta James Mellaart olmak üzere İngiliz bilim insanlarının kazı çalışmalarını başlattığı antik höyük, son 8 yıldır kazı çalışmalarının aktif olarak devam ettiği etkileyici bir tarihi alan. 5 bin yıl kadar geçmişe dayanan tarihiyle eski insanların yaşam biçimleri ve mimari unsurları hakkında bilgi veren höyük, kalın ve büyük surlara ev sahipliği yapıyor. Gerçekleştirilen araştırmalar neticesinde bölgedeki geçmişin Neololitik döneme kadar uzandığı anlaşılmaktadır. Yazının uğramadığı höyükte çıkan mühürler en dikkat çekici kalıntılar arasında gösterilmektedir.Saldırılardan korunmak amacıyla kazamat sisteminin uygulandığı antik kentte yaşayan insanların kültürel açıdan döneminin çok ötesinde olduğu görülmektedir. Hatta böylesi bir savunma sistemiyle donatılmış bir şehrin birileri tarafından savaşarak kazanılamayacağı, ancak ve ancak bir hile ile ya da doğal bir afet neticesinde ele geçirilebileceği fikri savunulmaktadır. Bu da kentin, bir imparatorluğun merkez şehri olabileceği tezini güçlendirmektedir.
Kibyra Antik Kenti
Burdur’un Gölhisar İlçesinde yer almaktadır. Çok yüksek olmayan üç tepecik üzerinde kurulmuştur. Çevresinin sağlam surlarla çevrili olduğu sanılan antik kent, dörtlü bir tetrapolisin başkentidir. Tetrapolis, Kibyra, Oinoanda, Balbura ve Budon sitelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Kibyra’nın atları ve silahşörleri ünlüdür. Kibyra’da hayvancılık ileriydi. Aşağı agorada dericilik yapılıyordu. Yakın zamana kadar işletilen maden ocakları ve arazinin doğal yapısında bulunan demir madeni, Kibyra’da demircilik sanatının varlığının kanıtlarıdır.
Bubon Antik Kenti
Gölhisar ilçesinin İbecik Köyü yakınlarında, Dikmen Tepesi denilen mevkidedir. Pınar meşesi denilen sık çalılıkların içinde gizlenen Bubon Antik Kenti, 1960′lı yıllarda büyük bir yağmaya uğramış, M.S. 2. yüzyıla tarihlenen birçok bronz heykel başı yurt dışına kaçırılırken yakalanarak Burdur Müzesi’ne kazandırılmıştır. Görkemli Apollon heykeli, müzede sergilenmektedir. Bu buluntular, Bubon’da antik çağlarda bir bronz heykelcilik okulu ve atölyesinin varlığını kanıtlamaktadır. Kaçak kazılarda çok büyük tahribata uğramış şehirde, günümüze kadar gelen kalıntılardan Agora, Tiyatro, Su Sarnıcı, Çeşme ve Mabetlerin olduğu anlaşılmaktadır. Bubon antik kentinin geçmişi hakkında fazla bir şey bilinmiyor. M.Ö. 190 yıllarında Araxs’ın müttefiki olarak savaşa giren, daha sonra Oioanda, Balbura ve Kibyra kentlerinin oluşturduğu Tetrapolis’te yer alan Bubon, diğer şehirlerle birlikte Likya’ya geçmiştir. M.S. 1. yüzyılda ise bir Roma kenti olarak karşımıza çıkmaktadır.
Düğer (Tymbrianassus) Antik Kenti
Burdur’da Klasik Çağ’a ait bilinen en eski yerleşim yeri, Düğer Köyü’ndedir. Yunan Arkaik Dönemi’ne rastlayan ve Frig Kültürü özelliklerini gösteren Tymbrianassus Antik Kenti, Yarışlı Gölü’nün doğu kıyısındaki yarımadada yer alır. Kent M.Ö. 6. yüzyılın sonlarında kurulmuştur. Düğer’de bilimsel kazı yapılmamış, kaçak kazılarda ortaya çıkarılan buluntuların ele geçirilebilen büyük kısmı Burdur Arkeoloji Müzesi’nde toplanmıştır. Bulunan eserler arasında, tapınak olduğu sanılan birkaç yapının pişmiş topraktan kaplama levhaları vardır. Bu levhalar yapıyı doğanın yıpratmasın dan ve yangından korumak için yapılmıştır. Levhaların üzerinde bulunan Grifon başlı hayvan figürleri de, dinsel inançlar göre yapıyı kötü ruhlardan korumaktadır. Dönemin süsleme motifi ise, dört yapraklı yoncadır.
Balbura Antik Kenti
Altınyayla İlçesindedir. İlçenin 6 km. güney-güneydoğusundadır. Bu yer Karkeli dağının doğu yamacı eteğindedir.Balboura, özellikle Roma egemenliği çağında Kabalia diye tanınmış olan bu yörede, önder kent Kibyra olmak üzere kurulmuş bir tetrapolisin (4 kent birliğinin) üyesi iken M.S. 2.yy. başlarında o birlik dağılınca Lykia kentleri birliğine katılmış ve artık Lykia kenti sayılmıştır. Balboura, en yüksek yerde kurulmuş Lykia kenti olarak bilinir ve Akropolisin bulunduğu tepe denizden 1649 m. yüksekliktedir.
Kodrula Antik Kenti
Bucak ilçesine bağlı Kestel Köyü’nün yakınlarında yer alır. Bugünkü Kestel Köyü’nün adı da antik Kodrula’dan gelmektedir. Helenistik dönemden Bizans dönemine kadar kesintisiz yerleşim yeri olmayı sürdüren antik kentin yapıları, zirveden yamaçlara kadar inmektedir. Etekte işlevi anlaşılamayan büyük bir yapı bulunmakta, bunun doğusunda Dor düzeninde yapılmış bir tapınak yer almaktadır. Nekrtopol, şehrin cephesindeki kesme taşlardan yapılmış sur kalıntılarının dışındadır.
Sia (Taştandam) Antik Kenti
Bucak İlçesinin Kızılkaya bucağına bağlı Karaot Köyü sınırları içindedir. Kalıntıları nedeniyle ?Taştandam? denilen Sia Antik Kenti, bir Pamfilya kentidir. Taştandam tepesi ile güney ve batı etekleri üzerinde kurulu kentin, kuzey, doğu ve güney kayalıkları iki üç katlı ve güçlendirilmiş surlarla çevrilidir.
Eteklerinde kısmen düz ve çamlık yerler, şehrin kutsal ve nekropol alanıdır. Mezar anıtları da buradadır. Helenistik ve Roma dönemlerine ilişkin kalıntılar içeren şehir, yerleşim yerinden uzaklığı ve yolunun olmayışı nedeniyle çok iyi korunarak günümüze kadar gelmiştir.
Kremna Antik Kenti
Burdur’un Bucak ilçesine bağlı Çamlık Beldesi’nde yer alan bir antik kenttir. Aksu (Kestos) vadisinde etrafı uçurum olan hâkim bir tepe üzerinde Pisidialıların kurduğu antik bir kenttir.
Kent, en parlak dönemini MS 2. yüzyılda yaşamıştır. MÖ 6. yüzyılda Lidyalıların, MÖ 546 yılında Perslerin, MÖ 333 yılında Büyük İskender’in egemenliğine girmiştir. Daha sonra sırasıyla Antigonas, Selevkoslar, Bergama Krallığı ve ardından MÖ 60 yılında Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir. MÖ 36 yılında Galatların egemenliğine giren kent, MÖ 25 yılında tekrar Roma yönetimine girmiştir. Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesinin ardından kent, Doğu Roma (Bizans) egemenliğine girmiş, 11. yüzyıldan itibaren Türklerin eline geçmiştir.
Milyos Antik Kenti (Milias)
Bucak ilçesinin Kocaaliler Köyü’ndeki Milyos Antik Kenti ile devam ediyoruz. Torosların üzerinde yer alan antik kentin, Roma ve Helenistik dönemde yerleşim alanı olarak kullanıldığı düşünülüyor. Kentin tarihinin MÖ 5. ve 4. yüzyıla kadar indiği tahmin edilmektedir. Oldukça dik ve tehlikeli bir noktada yer alan antik kentin bulunduğu alana araçla ulaşabilmek mümkün değil. Belli bir noktaya kadar asfalt yoldan gittikten sonra oldukça dar patikalardan 2 km kadar daha yol yürümeniz gerekiyor.
Burdur’daki Diğer Antik Kentler ve Dönemleri
•Moatra; Merkeze bağlı bereket Köyü’nde, Klasik dönem Roma şehri.
•Kormasa; Merkeze bağlı Boğaziçi Köyü’nde, Klasik dönem Psid şehri.
•Mallos; Merkeze bağlı Karacaören Köyü’nde, Klasik dönem Roma şehri.
•Hadriani; Merkeze bağlı Cavurören Köyü’nde, Roma şehri.
•Sysianai; Merkeze bağlı Karakent Köyü’nde, Roma şehri.
•Malgasa; Merkeze bağlı Kavacık Köyü’nde, Psid şehri.
•Olbasa; Merkeze bağlı Belenli Köyü’nde, Klasik dönem Roma şehri.
•Macropedium; Merkeze bağlı Akören Köyü’nde, Klasik dönem Roma şehri.
•Keraitae; Bucak Belören köyünde, Klasik dönem Roma şehri.
•Komama; Bucak’a bağlı Kızılkaya Kasabasının Ürkütlü Köyü’nde, Klasik dönem Yunan yerleşim yeri.
•Nekropol; Uylupınar köyünde, Frig-Pers dönemi mezarlık alanı.
•Polyetta; Yeşilova’nın Yarışlı Köyü’nde, Psid şehri.
•Takina; Yeşilova Yarışlı köyünde, Psid şehri.
•Tümülüs; Tefenni’nin Yuvalak Köyü’nde.
•Üçtepeler Tümülüsleri; Yeşilova’nın Mürseller Köyü’nde klasik dönem
•Mabet Kalıntısı; Burdur şehir merkezinde, Frig dönemi.
•Kaya Kabartması; Tefenni Yuvalak Köyü’nde, klasik dönem Yunan Çağı
•Malyastara; Lengüme Köyü’nde, Psid şehri.
•Panemöteikhas; Bucak Boğazköy’de, Roma Dönemi.
Burdur'un manileri ile yazıma son vermek istiyorum
•Ayna koydum çayıra, Şavkı vurmuş bayıra, Göğde Allah’ın yazdığına, Yerde kimler ayıra.
•Ak kapı kara kapı, Aktır bıllurun sapı, Beni senden ayıran, Sürünsün kapı kapı
•Kır atıma bindim geldim, Çayırlarda indim geldim, Ne zamandır görmedim, Yarimi görmeye geldim.
•Ak taşı kaldır da gel, Yılanı öldür de gel, Sen beni seviyorsun, Cüzdanı doldur da gel.
Selam ve Saygılarımla...