Değerli Okuyucularım Merhaba,
Erdoğan adaylığını açıkladıktan sonra seçim atmosferine girdik...
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na ”kendine güveniyorsan sen de aday ol” demesinin ne anlama geldiğini irdeleyelim:
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na…
Altılı masayı derledin, toparladın aday olmak senin hakkındır. Altılı masanın tabanından farklı sesler geliyorsa da biz senin adaylığını destekliyoruz. Nedir bu farklı sesler?
1. Mezhep ile ilgili kimlik tartışmaları,
2. Mezheple ile ilgili tartışmaların sonunda seçim kaybetmenin müsebbibi olarak Kılıçdaroğlu’nun gösterilme ihtimali,
Yukarıdaki iki nedenden dolayı küresel güçler ve içteki uzantıları olan taşeron firmalar bir taşla iki kuş vuracaktır. Bu nedenle Kılıçdaroğlu’na haksızlık yapılacağını düşünüyorum…
Ülkemizde önemli günlerde kimlik tartışmaları gündeme gelir. Bu günler hangileridir?
1. Dış güçlerin ülkemizi karıştırmak için ileri sürülen kimlik tartışmaları, 70’li yıllarda bunu yaşadık,
2. Seçim arifesinde ileri sürülen kimlik tartışmaları… Cumhurbaşkanı adaylığı söz konusu olunca iç ve dış mihraklar tarafından ileri sürülen ve Kılıçdaroğlu’nun aday olmasını engelleyen söylemler gibi…
Yukarıdaki iki maddeyi dikkate aldığımızda kimlik tartışmalarıyla ilgili sıkıntılı günlerin başlamaması ve Kılıçdaroğlu’nun emekleri boşa gitmemesi açısından; Kılıçdaroğlu’nun adaylığı kabul görmesi gerekir. Söz konusu bu kabul görme mevcut Cumhurbaşkanı tarafında yapılması demek kimlik sorunundan doğacak sıkıntıların, filizlenmemesi açısından önemlidir… Niye Önemlidir? Açıklayalım:
Bugüne kadar;
1. Alevi cumhurbaşkanları ülkeyi yönetti,
2. Alevi başbakanlar ülkeyi yönetti,
3. Alevi vatandaşlarımızdan;
a. Emniyet amirleri,
b. Hâkimler,
c. Savcılar,
d. Kuvvet komutanları,
e. Öğretmenler,
f. Akademisyenler,
g. Doktorlar,
h. Pilotlar,
i. Müsteşarlar,
j. Genel müdürler,
k. Başbakan yardımcıları,
l. Başbakanlar ve cumhurbaşkanları oldu…
Söz konusu kişileri, kimliklerinden dolayı kimse engellemedi… Muhalefetin yandaş medyasında, Alevi vatandaşlarımızdan kuvvet komutanı, emniyet mensubu, genelkurmay başkanı, cumhurbaşkanı ve başbakan olamıyor gibi algı oluşturmaya başladılar…
Söz konusu bu iddiaların doğru olmadığını arşivdeki evraklarda açık ve net bir şekilde yazılıdır… Ama bir örnek verelim:
90'lı yıllarda ülkenin kaderini değiştiren Susurluk kazasında ölen üç kişiden biri Emniyet Müdürü Alevi idi…
Ayrıca bürokratların hangisi Alevi hangisi Sünni’dir şeklinde televizyonlarda sorgulamak ayrımcılık yapmanın açık ifadesidir…
Nifak tohumlarının yeşermemesi için iktidar ve muhalefet birlikte gayret sarf etmelidir. Bu açıdan baktığımız zaman Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak istemesi çok hem de çok önemlidir… Çünkü Erdoğan’ın ağzından böyle bir cümlenin kurulmasına bugünlerde çok büyük bir ihtiyacımız vardır…
Birileri, Erdoğan Kılıçdaroğlu’nu rakip seçmesinin nedenleri üzerinde duracaktır. Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak istemesini, ülkenin birliği açısından değerlendirirsek farklı kimliklerin sorun olmayacağı konusunda çok büyük bir hizmettir… Bilerek veya bilmeyerek Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasındaki diyalog ülkenin birliğini anlatma bakımından isabetli oldu…
Dolayısıyla bir takım mazeretleri ileri sürerek kimlik tartışmalarını öne çıkarmak demek kaosu teşvik etmek demektir. Veya Türk, Kürt, Sünni ve alevi kimlikleri üzerinden 70’li yılların bir benzerini yaşatmaya zemin hazırlamak demektir... İşte milli düşünmenin tam zamanı…
Yukarıda anlatmaya çalıştığımız kaosun oluşmaması için Erdoğan - Kılıçdaroğlu dayanışması önemli olduğu kadar da Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olması daha çok önemlidir…
Bir siyasi lider, iktidar olmadan da risk alarak devlete önemli hizmetlerde bulunabilir.
Liderler zor günler için vardır. Veya liderler zor günlerde ortaya çıkar, risk alır… İç ve dış mihrakların fesat tohumlarını saçmaması için Kılıçdaroğlu risk almalı ve mutlaka aday olmalıdır yani Milli düşünmelidir…
Selam ve saygılarımla.