Ahmet Yaşar Zengin (Emekli Akademisyen)
Köşe Yazarı
Ahmet Yaşar Zengin (Emekli Akademisyen)
 

Faşist Liderlerin Demokrasi Mazereti (!)

Durup dururken faşist kavramından niye bahsettin. Belki de haklısınız ama Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil eden Cumhurbaşkanına diktatör diyenlere vatandaş olarak cevap vermek farz-ı ayındır. Bu nedenle “faşist” kavramıyla yazıma başladım.   Geçmişinde faşizan özelliklerini taşıyanlara, faşist demek veya faşist olduğunu hatırlatmak mekruh değildir. Bu nedenle Batı’daki Türk düşmanlığına farklı açıdan bakmak istiyorum.   Avrupa liderleri bizim liderimize diktatör dedi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, faşist kelimesiyle Sayın Avrupa liderlerine geçmişlerini hatırlattı… Ağzına sağlık. Bir vatandaş olarak çok çok teşekkür ederim, duygularıma tercüman olduğu için…   Avrupa’nın geçmişi faşist liderler tarafında yönetildiğini, Afrika halkı çok iyi bilir… Avrupa’nın İşgal ettiği ve sömürdüğü Afrika’daki ülkelerde faşizan baskılar sayılamayacak kadar çoktur. Ama bizim geçmişimizde diktatörlüğe örnek vermek mümkün değildir.    Değerli okuyucularım, eğri oturup doğru konuşalım. İç siyasette, tabanımıza mesaj vermeyi değil, aklımızla ve tarihi tecrübemizle değerlendirme yapalım…   Geçen gün yabancı basında Türkiye aleyhinde yapılan dedikoduları araştırdım. Dedikoduların başında üçüncü havalimanı var…   Neden üçüncü havalimanı? Üçüncü havalimanı yapıldığı zaman, ilk etapta İstanbul’a günde 500 bin yolcu, ek seferler ile günde tam bir milyon yolcu gelecek. Neden bir milyon yolcu?   Dünyanın ortasında bir yere ineceksin. İndiğiniz yerden bir başka güzergâha beklemeden çok kolay gideceksiniz veya daha uzak bir bölgeye transit geçiş yapacaksınız. Transit geçiş yaparken gereksiz yere akaryakıt harcamayacaksınız. En önemlisi zaman kaybınız olmayacak. Söz konusu özellikler, İstanbul üçüncü havalimanında ayan beyan görünüyor.   Dünyanın her tarafına İstanbul’dan uçacaksın. İstanbul merkez. Bu nedenle yolcular, ister istemez üçüncü havalimanını yani İstanbul’u tercih edecek… Ek seferler ile günde bir milyon yolcu… Avrupa çarptı, böldü, topladı ama son rakamdan rahatsız oldu…  İşte Avrupa’yı rahatsız eden en önemli nedenlerden biri…   Türkiye öyle avantajlı bir konumda ki; Avrupa’nın, Asya’nın ve Afrika’nın beş aşağı beş yukarı tam orta noktadayız. İşte bu yüzden Hollanda Havayolları itiraf ediyor; yüzde 25 kaybımız olacak. Amsterdam Schiphol, artık sıradan bir havaalanı olacak. Almanya da daha önce açıklamıştı. Frankfurt yüzde 55 zarar ediyor. Bu paralar Türkiye’de toplanacak.    Diğer bir konu İstanbul Boğazından geçen gemilerden geçiş veya konaklama ücreti alınamıyor. Boğazlarda yeni bir düzenleme yapılacak. Yeni düzenlemenin içinde yeni bir deniz limanı olacak. Yabancı gemiler, ister istemez yeni yapılacak deniz limanına uğrayacak ve ücret ödeyecek. Avrupa’yı rahatsız eden nedenlerden ikincisi bu... Meşhur gezi olaylarında, hükümet ile anlaşmak için geziciler pardon ağaç severler (!)  dört şartı ileri sürdüler: 1. Üçüncü hava limanı inşaatı durdurulacak. Avrupa öyle istiyor muş… 2. İstanbul kanal inşaatı durdurulacak. Avrupa öyle istiyor muş… 3. Deniz limanı inşaatı durdurulacak. Avrupa öyle istiyor muş… 4. Köprü inşaatı durdurulacak. Avrupa öyle istiyor muş…   Nihayet 17 ve 25 Aralık 2013 de yapılan darbe denemesinde hukukçu darbeciler, 24 saat içinde söz konusu dört inşaatın müteahhitlerini tutukladılar.  Niye? Avrupa öyle istemiş…   Almanya, Türkiye’ye silah satmayacağım diyor. Çünkü PKK’yı vuruyorsunuz.(!) Hollanda, kriz çıkarıyor. Çünkü diktatörlüğe doğru gidiyorsunuz.(!) Danimarka, Belçika ve Avusturya Almanya’nın yolundan gidiyor… Çünkü demokrasiyi rafa kaldırdınız.(!) Batı, PKK’yı her yönden destekliyor... Çünkü halklara özgürlük getiriyoruz. (!)   Almanya, Hollanda, Belçika, Danimarka ve diğer Avrupa ülkeleri PKK, PYD ve YPG terör örgütlerinin miting yapmalarına izin veriyor.  NATO’da yer alan söz konusu ülkeler, NATO’nun müttefiki Türkiye aleyhinde acımasızca propaganda yaptırıyor… Sanki dersin ki PKK, YPG ve PYD NATO içinde yer alan ülkeler de Türkiye NATO dışında bir ülke… Haçlı seferini düzenleyenlerin torunları faşist liderler işbaşında…    Demokrasi ve barış aşığı Haç, Hilâl ile savaşarak bizi diktatörden kurtarmak istiyor... Ne büyük sevgi (!) Ne vefalı dost (!) Doğrusunu ararsanız gözlerim çok yaşardı…   Alman Federal Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Norbert Röttgen de 15 gün önce  ARD'de katıldığı bir televizyon programında “Türkiye'nin başkanlık sistemine geçmesi durumunda AB ile üyelik müzakerelerinin sona ereceği” uyarısında bulundu…   Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) milletvekili Röttgen, “Türklerin referandum öncesi planlanan Anayasa reformunun şimdiki Cumhurbaşkanı'nın çıkarına olduğunu ve aynı zamanda Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin de oylandığını bilmesi gerektiğini” söyledi. Yani bir nevi tehdit ediyor…   Bir zamanalar Avrupa, Abdülhamit Han için diktatör demişti. Avrupa bizi çok sevdiği için diktatörden kurtardı ve imparatorluğu parçaladı. Merhamet sahibi Avrupa, bir diktatörden daha kurtarmak için uğraşıyor… Tarihi tecrübem olmasaydı Allah razı olsun diyecektim… Aklıma takılan soruları, sormadan geçemiyorum…   Batı’nın derdi Recep Tayyip Erdoğan mı? yoksa Türkiye’yi bölmek mi? Batı, niye hayır kampanyasına destek veriyor… Batı, laikliğe ters düşen papalık makamını niye kaldırmıyor?   Devam edelim Haçlı zihniyetinin saldırılarına:  Röttgen, Türkiye'yi liberal demokrasiden uzaklaştıracak olan değişikliklerin AB ile uyumlu olmadığını da ifade etti. Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Başkanı Ska Keller de "tartışmalar göstermeliktir”…Türkiye'deki muhalefetin desteklenmesi gerektiğini" belirtti. Keller, Erdoğan'a karşı en etkili cevabın “gümrük birliğinin genişletilmemesi”, “Türkiye'ye silah satışının durdurulması ve ekonomik yardımlara son verilmesi olacağını” sözlerine ekledi…   Bir ülke bir ülkenin iç işlerine karışmasına veya tehdit etmesine Faşizan baskı denir.  Faşizan baskı eskiden haçlı seferleriyle yapılıyordu. Şimdi demokrasi kelimesiyle faşizan baskı yapıyor.   Değerli okuyucularım, Haçlı seferlerinin temelinde ekonomi yatıyordu. Avrupa’nın ekonomisi iflas ettiği zaman haçlı seferi düzenliyordu… Bugün de Batı’nın Türkiye’ye saldırmasının nedeni, Batı’nın zayıflayan ekonomisidir…   Rahmetli Erbakan, “Avrupa Ekonomik Topluluğu Hristiyan Kulübüdür” derdi,   bizim yazar çizerler de kızardı…Takdir, yüce halkındır… Selam ve saygılarımla…
Ekleme Tarihi: 05 Nisan 2017 - Çarşamba
Ahmet Yaşar Zengin (Emekli Akademisyen)

Faşist Liderlerin Demokrasi Mazereti (!)

Durup dururken faşist kavramından niye bahsettin. Belki de haklısınız ama Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil eden Cumhurbaşkanına diktatör diyenlere vatandaş olarak cevap vermek farz-ı ayındır. Bu nedenle “faşist” kavramıyla yazıma başladım.

 

Geçmişinde faşizan özelliklerini taşıyanlara, faşist demek veya faşist olduğunu hatırlatmak mekruh değildir. Bu nedenle Batı’daki Türk düşmanlığına farklı açıdan bakmak istiyorum.

 

Avrupa liderleri bizim liderimize diktatör dedi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, faşist kelimesiyle Sayın Avrupa liderlerine geçmişlerini hatırlattı… Ağzına sağlık. Bir vatandaş olarak çok çok teşekkür ederim, duygularıma tercüman olduğu için…

 

Avrupa’nın geçmişi faşist liderler tarafında yönetildiğini, Afrika halkı çok iyi bilir… Avrupa’nın İşgal ettiği ve sömürdüğü Afrika’daki ülkelerde faşizan baskılar sayılamayacak kadar çoktur. Ama bizim geçmişimizde diktatörlüğe örnek vermek mümkün değildir. 

 

Değerli okuyucularım, eğri oturup doğru konuşalım. İç siyasette, tabanımıza mesaj vermeyi değil, aklımızla ve tarihi tecrübemizle değerlendirme yapalım…

 

Geçen gün yabancı basında Türkiye aleyhinde yapılan dedikoduları araştırdım. Dedikoduların başında üçüncü havalimanı var…

 

Neden üçüncü havalimanı?

Üçüncü havalimanı yapıldığı zaman, ilk etapta İstanbul’a günde 500 bin yolcu, ek seferler ile günde tam bir milyon yolcu gelecek. Neden bir milyon yolcu?

 

Dünyanın ortasında bir yere ineceksin. İndiğiniz yerden bir başka güzergâha beklemeden çok kolay gideceksiniz veya daha uzak bir bölgeye transit geçiş yapacaksınız. Transit geçiş yaparken gereksiz yere akaryakıt harcamayacaksınız. En önemlisi zaman kaybınız olmayacak. Söz konusu özellikler, İstanbul üçüncü havalimanında ayan beyan görünüyor.

 

Dünyanın her tarafına İstanbul’dan uçacaksın. İstanbul merkez. Bu nedenle yolcular, ister istemez üçüncü havalimanını yani İstanbul’u tercih edecek… Ek seferler ile günde bir milyon yolcu… Avrupa çarptı, böldü, topladı ama son rakamdan rahatsız oldu…  İşte Avrupa’yı rahatsız eden en önemli nedenlerden biri…

 

Türkiye öyle avantajlı bir konumda ki; Avrupa’nın, Asya’nın ve Afrika’nın beş aşağı beş yukarı tam orta noktadayız. İşte bu yüzden Hollanda Havayolları itiraf ediyor; yüzde 25 kaybımız olacak. Amsterdam Schiphol, artık sıradan bir havaalanı olacak. Almanya da daha önce açıklamıştı. Frankfurt yüzde 55 zarar ediyor. Bu paralar Türkiye’de toplanacak. 

 

Diğer bir konu İstanbul Boğazından geçen gemilerden geçiş veya konaklama ücreti alınamıyor. Boğazlarda yeni bir düzenleme yapılacak. Yeni düzenlemenin içinde yeni bir deniz limanı olacak. Yabancı gemiler, ister istemez yeni yapılacak deniz limanına uğrayacak ve ücret ödeyecek. Avrupa’yı rahatsız eden nedenlerden ikincisi bu... Meşhur gezi olaylarında, hükümet ile anlaşmak için geziciler pardon ağaç severler (!)  dört şartı ileri sürdüler:

1. Üçüncü hava limanı inşaatı durdurulacak. Avrupa öyle istiyor muş…

2. İstanbul kanal inşaatı durdurulacak. Avrupa öyle istiyor muş…

3. Deniz limanı inşaatı durdurulacak. Avrupa öyle istiyor muş…

4. Köprü inşaatı durdurulacak. Avrupa öyle istiyor muş

 

Nihayet 17 ve 25 Aralık 2013 de yapılan darbe denemesinde hukukçu darbeciler, 24 saat içinde söz konusu dört inşaatın müteahhitlerini tutukladılar.  Niye?

Avrupa öyle istemiş…

 

Almanya, Türkiye’ye silah satmayacağım diyor. Çünkü PKK’yı vuruyorsunuz.(!)

Hollanda, kriz çıkarıyor. Çünkü diktatörlüğe doğru gidiyorsunuz.(!)

Danimarka, Belçika ve Avusturya Almanya’nın yolundan gidiyor… Çünkü demokrasiyi rafa kaldırdınız.(!)

Batı, PKK’yı her yönden destekliyor... Çünkü halklara özgürlük getiriyoruz. (!)

 

Almanya, Hollanda, Belçika, Danimarka ve diğer Avrupa ülkeleri PKK, PYD ve YPG terör örgütlerinin miting yapmalarına izin veriyor.  NATO’da yer alan söz konusu ülkeler, NATO’nun müttefiki Türkiye aleyhinde acımasızca propaganda yaptırıyor… Sanki dersin ki PKK, YPG ve PYD NATO içinde yer alan ülkeler de Türkiye NATO dışında bir ülke… Haçlı seferini düzenleyenlerin torunları faşist liderler işbaşında…

 

 Demokrasi ve barış aşığı Haç, Hilâl ile savaşarak bizi diktatörden kurtarmak istiyor... Ne büyük sevgi (!) Ne vefalı dost (!) Doğrusunu ararsanız gözlerim çok yaşardı…

 

Alman Federal Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Norbert Röttgen de 15 gün önce  ARD'de katıldığı bir televizyon programında “Türkiye'nin başkanlık sistemine geçmesi durumunda AB ile üyelik müzakerelerinin sona ereceği” uyarısında bulundu…

 

Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) milletvekili Röttgen, “Türklerin referandum öncesi planlanan Anayasa reformunun şimdiki Cumhurbaşkanı'nın çıkarına olduğunu ve aynı zamanda Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin de oylandığını bilmesi gerektiğini” söyledi. Yani bir nevi tehdit ediyor…

 

Bir zamanalar Avrupa, Abdülhamit Han için diktatör demişti. Avrupa bizi çok sevdiği için diktatörden kurtardı ve imparatorluğu parçaladı. Merhamet sahibi Avrupa, bir diktatörden daha kurtarmak için uğraşıyor… Tarihi tecrübem olmasaydı Allah razı olsun diyecektim… Aklıma takılan soruları, sormadan geçemiyorum…

 

  1. Batı’nın derdi Recep Tayyip Erdoğan mı? yoksa Türkiye’yi bölmek mi?
  2. Batı, niye hayır kampanyasına destek veriyor…
  3. Batı, laikliğe ters düşen papalık makamını niye kaldırmıyor?

 

Devam edelim Haçlı zihniyetinin saldırılarına:

 Röttgen, Türkiye'yi liberal demokrasiden uzaklaştıracak olan değişikliklerin AB ile uyumlu olmadığını da ifade etti. Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Başkanı Ska Keller de "tartışmalar göstermeliktir”…Türkiye'deki muhalefetin desteklenmesi gerektiğini" belirtti. Keller, Erdoğan'a karşı en etkili cevabın “gümrük birliğinin genişletilmemesi”, “Türkiye'ye silah satışının durdurulması ve ekonomik yardımlara son verilmesi olacağını” sözlerine ekledi…

 

Bir ülke bir ülkenin iç işlerine karışmasına veya tehdit etmesine Faşizan baskı denir.  Faşizan baskı eskiden haçlı seferleriyle yapılıyordu. Şimdi demokrasi kelimesiyle faşizan baskı yapıyor.

 

Değerli okuyucularım, Haçlı seferlerinin temelinde ekonomi yatıyordu. Avrupa’nın ekonomisi iflas ettiği zaman haçlı seferi düzenliyordu… Bugün de Batı’nın Türkiye’ye saldırmasının nedeni, Batı’nın zayıflayan ekonomisidir…

 

Rahmetli Erbakan, Avrupa Ekonomik Topluluğu Hristiyan Kulübüdür” derdi,   bizim yazar çizerler de kızardı…Takdir, yüce halkındır…

Selam ve saygılarımla…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.