Ahmet Yaşar Zengin (Emekli Akademisyen)
Köşe Yazarı
Ahmet Yaşar Zengin (Emekli Akademisyen)
 

Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Küçük Esnaflar

Bugün İstanbul’da halkın içine girdim. Üçüncü köprüyü konuştuk. Küçük esnaflar dertli… İstanbul’da Yavuz sultan Selim (üçüncü köprü) köprüsünün geçiş ücretleri konusunda nakliyeciler çok sıkıntılı… Köprüden geçen bir kamyonet sürücüsü Hasan Bey ile dertleştik… -Hasan Bey, Yavuz sultan Selim (üçüncü köprü) köprüsü çok az kullanılıyor. Neden? -Köprüden geçiş ücretleri çok pahalı. Hele bizim gibi kamyonetler için daha da çok pahalı… Geçiş ücretleri pahalı olduğundan nakliyeciler başka yolu deniyor. Çünkü nakliyeciler ve bizim gibi kamyonetler geçim derdi için çalışıyor. Sebze kamyonu üçüncü köprüden geçtiği zaman verdiği ücreti abartılı olarak sebzeye yansıtıyor. Kamyonetlerin yük kapasitesi çok az olduğu için aldığımız ücretin üçte birini köprüye veriyoruz. Benzin parası ve kamyonetin yıpranma payını düşündüğümüz de bize hiçbir şey kalmıyor. Üçüncü köprüden geçmediğimiz de zaman kaybı oluyor.   -Hasan Bey, hiçbir yetkiliye veya siyasetçiye derdinizi anlatmadınız mı? -Milletvekillerine, ilçe başkanlarına derdimizi anlattık. Bilhassa AK Partili siyasiler, yukarıya bir problem götürmeme konusunda titiz davranıyor. Biz de gidip Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile konuşamıyoruz. İster istemez mağdur duruma düşüyoruz.   -Hasan Bey, AK Partili siyasiler niye böyle davranıyor? -Efendim, günümüzde bir yere yaranmak aldı başını gidiyor. Kimse Allah rızası için iş yapmıyor. Allah rızasını düşünmeyenler, halkın gönlünü alma gibi bir dertleri yok… Halk mağdur edilmiş hiç önemli değildir. Zenginler ile iletişim kurmak. Zenginleri dinlemek. Onların dertlerini yukarılara taşımak. Bakıyorsun ki demokrasi nöbetlerinde o zenginlerden hiç birisi yok…   Bizim siyasetçiler, genel merkeze problem götürmeyi bir kusur olarak kabul ediyor, belki de genel merkezin tavrından kaynaklanabilir. Bazı siyasetçiler, halkın çok rahat ve ekonomisi çok iyi olduğunu yukarılara anlatıyor olabilir ama genel merkez de söylenenlerin sağlamasını yapması gerekir. Anlayacak olduğun bir yerde tıkanıklık vardır. Bölgenin bazı siyasetçilerini hiç tanımam. Hâlbuki iktidarı ayakta tutan veya demokrasi nöbetini tutan bizim gibi insanlardır. Ama mağdur olanlar da gene bizim gibi insanlar…    Ne kadar az problem götürürsem o kadar çok partiye yaranırım düşüncesi vardır. Halkı düşünmüyor kendisini düşünüyor. Aslında genel merkeze ne kadar çok sorun giderse yerel siyasetçi halkın içine giriyor demektir. Veya halk gibi yaşıyor demektir. Sen siyasetçi değilsin ama derdimi dinledin. Allah razı olsun senden. Belki sesimizin AK Parti genel merkezine ve başbakana duyurmaya vesile olursun. -İnşallah   -Muhalefet partilerine derdinizi anlattınız mı? -Muhalefet partileri bizi dinlemiyor. Kime oy verdiyseniz ona derdinizi anlatın. Aslında muhalefetin böyle bir derdi yok. Sorunlar çoğalsın iktidar taraftarını kaybetsin. Enis Berberoğlu değiliz ki bizim için yürüyüş yapsınlar…   -Hasan Bey, bölge siyasetçileri görevini yapmıyor mu? -Yapmıyor. Yavuz Sultan Selim Köprüsünde bir siyasetçi bekleyip nakliyecilerin, kamyonetlerin veya küçük esnafların derdini dinlemesini beklerdik.   -Hasan Bey, küçük esnaf konusu açılmış iken, küçük esnafların içinde bulunduğu şartlardan bahsedebilir misin? Bir de küçük esnaf devletten kredi alabiliyor mu?   -Küçük esnaf dedim. Küçük esnaflar zor durumda. Küçük esnafların birçoğu kapatmak üzere. Küçük esnaflar işsizlik oranının düşüren kurumlardır. Küçük esnaflar en az iki kişi çalıştırıyor. Her biri dört kişiyi besliyorsa sekiz kişi ekmek yiyor demektir. Dolayısıyla küçük esnaf, ekonomiyi canlı tutar.   Bugüne kadar devletin verdiği kredileri büyük esnaflar aldı. Çeşitli bahaneler gösterilerek küçük esnafların kredilerden istifade etmesi engellendi… Küçük esnafa kredi verme konusunu,  devlet, bürokrasiye ihale etmeyecek.  Küçük esnaflar çok zor durumdadır. Küçük esnaflar, ayakta durabilmesi için devletin göndereceği eksper tarafından yapılan tespit neticesinde devlet uzun vadeli kredi vererek küçük esnafı koruyacak. Devlet küçük esnafı koruyamaz ise işsizlerin sayısı ister istemez artacak… Bölge siyasetçileri genel merkezde bir yer kapabilmek veya genel merkeze yakın olabilmek için bizim gibi küçük esnafın derdi ile ilgilenmiyor... Başbakan diyor ki geçiş ücreti 100 TL olsun. Bölgenin siyasetçileri yaranmak için alkışlıyor… Bölge siyasetçileri sayın başbakanım küçük esnaflar ve nakliyeciler bu parayı ödeyemez deme cesaretini gösteremiyor. Aslında söz konusu siyasetçiler, kalburüstü insanlar için meclisin bahçesinde çadır kuruyor, ama küçük esnafı adam yerine koymuyor. Başbakan küçük esnafların durumunu bilmez. Bölge siyasetçileri araştıracak mecliste dile gelmesini sağlayacak. Müsaade edersen bir hikâye anlatayım mı?   -Buyurun. İstediğiniz hikâyeyi anlatın. -“Fabrikanın işleri çok iyi gidiyor. Para kazanıyor. İşçilerin durumu çok iyi… Herkes durumundan memnun. Fabrika müdürü işçileri yakından takip eder. Problemleri yerinde inceler. Fabrika müdürü işçilerin sorunlarını her fırsatta patrona anlatır… Ama fabrika servetine servet katıyor işçiler ve müdür sayesinde…  Patrona birileri müdürü şikâyet eder, şikâyet eden kişi müdür olur. Aynı müdür bir başka fabrika ile dirsek teması kurar. Zaman geçtikçe işlerde bir gerileme görülür. Patron müdüre sorar; - İşçilerin durumu nasıldır? Hiç problemleri yok mu? -Efendim çok çok iyi. Herkesin arabası, evi vardır. Sıkıntı yok… Patron bunun üzerine eski müdür her zaman bir problem ile bana gelirdi. Bu adam hiç problem getirmiyor. Mükemmel müdür. Bu müdürün maaşına zam yapayım der.  Ama aradan zaman geçince fabrika iflasın eşiğine gelir… Müdür de bir başka fabrikaya gider, işçiler de işsiz kalır…   Şimdi bizim siyasetçiler yukarılara problem götürmemeyi marifet olarak kabul ediyor. İnşallah genel merkez bu gibi adamlara çok iyi siyasetçi demez… Fabrikayı ayakta tutan çalışkan işçilerdir. Devleti ayakta tutan vefalı halktır. Parayı kazanıp demokrasi nöbetine gelmeyenler değildir. İnşallah bu hikâyemi Cumhurbaşkanı ve başbakan okur… İşte Ülkemizin durumunu bu hikâye ile anlatmaya çalıştım. Zenginlere karşı olduğum anlaşılmasın. Zenginlere tanınan imkânlar, küçük esnafa da tanınsın…   -Hasan Bey, köprü ücretlerinde nasıl bir düzenleme yapılmasını istersiniz? -Nakliyeciler ve bizim gibi kamyonetler için çok pahalıdır. Ücretler yüzde elli düşürülse örnek veriyorum günde 1000 araç geçecek. Ama bugün uygulanan ücretle ancak 300 araç geçer. Bize devlet para vermesin ama imkân tanısın yeter… Nakliyeciler ve küçük kamyonetler için köprü ücretlerini düşürmesi bizi mutlu eder.  Çünkü biz ailemizi geçindirmek için gayret ediyoruz. Küçük esnaflar ve küçük çaptaki nakliyeciler mağdur oluyor. İnşallah başbakan bu yazıyı okur.   -Hasan Bey, 15 Temmuz konusunda ne düşünüyorsun? -Allah ülkemize zeval vermesin. Allah, büyüklerimize sağlık ve afiyet versin. Biz hep devletin arkasındayız. Gerekirse kamyonetimi satarım, ülkeme silah alırım ve sabaha kadar demokrasi nöbeti tutarım.  PKK, PYD, YPG ve FETÖ gibi terör örgütlerini temizlemek halkın görevidir, yani bizim görevimizdir. Önce ülke güvenliğidir. Devletimizi için canımızı veririz. Bize 15 Temmuzlar vız gelir. Ancak devlet de geçim sıkıntısı çeken bizim gibi halkın ve küçük esnafın derdine kulak versin…   -Hasan Bey, referandumda üç büyük ilde (Ankara, İzmir ve İstanbul) AK Parti geriye düşmesinin nedeni halkın problemlerini genel merkeze ulaştırmayan siyasilerin kusuru mu? -Evet, mutlaka bölge siyasetçilerin de kusuru vardır. Zengin ile herkes ilgileniyor da bizim gibi garibanla kimse ilgilenmiyor. Bölge siyasetçileri halkın içine girecek, dertlerini soracak, problemleri ortaya çıkaracak resmi evrak niteliğinde genel merkeze ulaştıracak. Ak Parti genel başkanı da hazırlanan raporları ciddi ciddi inceleyip veya incelettirip çare arayacak…   -Hasan Bey, son olarak ne gibi mesaj vermek istiyorsun? -Devletin arkasındayız… Dedim ya arabamı satarım, ülkeme silah alırım ve sabaha kadar demokrasi nöbeti tutarım… Cumhurbaşkanının arkasındayız, Devletimizi ve cumhurbaşkanımızı seviyoruz. Ama devlet, halkın içine girip küçük esnafların dertleri ile dertleşmesini ve çözüm bulmasını istiyoruz…   Değerli okuyucularım. Bir küçük esnafın anlattıklarının belki de yüzde birini sayfama aktarabildim. Sayın köşe yazarı arkadaşlarım, siyasi partiler arasındaki çekişmeleri dile getirmeyin… Halkı tahrik edici ve sorunları unutturucu yazılardan uzak durun. Bölgenizdeki sıkıntıları ve sıkıntıların çözüm yollarını belediyelere ve hükümete bildirin…   Selam ve saygılar…
Ekleme Tarihi: 16 Temmuz 2017 - Pazar
Ahmet Yaşar Zengin (Emekli Akademisyen)

Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Küçük Esnaflar

Bugün İstanbul’da halkın içine girdim. Üçüncü köprüyü konuştuk. Küçük esnaflar dertli… İstanbul’da Yavuz sultan Selim (üçüncü köprü) köprüsünün geçiş ücretleri konusunda nakliyeciler çok sıkıntılı… Köprüden geçen bir kamyonet sürücüsü Hasan Bey ile dertleştik…

  • -Hasan Bey, Yavuz sultan Selim (üçüncü köprü) köprüsü çok az kullanılıyor. Neden?
  • -Köprüden geçiş ücretleri çok pahalı. Hele bizim gibi kamyonetler için daha da çok pahalı… Geçiş ücretleri pahalı olduğundan nakliyeciler başka yolu deniyor. Çünkü nakliyeciler ve bizim gibi kamyonetler geçim derdi için çalışıyor. Sebze kamyonu üçüncü köprüden geçtiği zaman verdiği ücreti abartılı olarak sebzeye yansıtıyor. Kamyonetlerin yük kapasitesi çok az olduğu için aldığımız ücretin üçte birini köprüye veriyoruz. Benzin parası ve kamyonetin yıpranma payını düşündüğümüz de bize hiçbir şey kalmıyor. Üçüncü köprüden geçmediğimiz de zaman kaybı oluyor.

 

  • -Hasan Bey, hiçbir yetkiliye veya siyasetçiye derdinizi anlatmadınız mı?
  • -Milletvekillerine, ilçe başkanlarına derdimizi anlattık. Bilhassa AK Partili siyasiler, yukarıya bir problem götürmeme konusunda titiz davranıyor. Biz de gidip Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile konuşamıyoruz. İster istemez mağdur duruma düşüyoruz.

 

  • -Hasan Bey, AK Partili siyasiler niye böyle davranıyor?
  • -Efendim, günümüzde bir yere yaranmak aldı başını gidiyor. Kimse Allah rızası için iş yapmıyor. Allah rızasını düşünmeyenler, halkın gönlünü alma gibi bir dertleri yok… Halk mağdur edilmiş hiç önemli değildir. Zenginler ile iletişim kurmak. Zenginleri dinlemek. Onların dertlerini yukarılara taşımak. Bakıyorsun ki demokrasi nöbetlerinde o zenginlerden hiç birisi yok…

 

Bizim siyasetçiler, genel merkeze problem götürmeyi bir kusur olarak kabul ediyor, belki de genel merkezin tavrından kaynaklanabilir. Bazı siyasetçiler, halkın çok rahat ve ekonomisi çok iyi olduğunu yukarılara anlatıyor olabilir ama genel merkez de söylenenlerin sağlamasını yapması gerekir. Anlayacak olduğun bir yerde tıkanıklık vardır. Bölgenin bazı siyasetçilerini hiç tanımam. Hâlbuki iktidarı ayakta tutan veya demokrasi nöbetini tutan bizim gibi insanlardır. Ama mağdur olanlar da gene bizim gibi insanlar…

 

 Ne kadar az problem götürürsem o kadar çok partiye yaranırım düşüncesi vardır. Halkı düşünmüyor kendisini düşünüyor. Aslında genel merkeze ne kadar çok sorun giderse yerel siyasetçi halkın içine giriyor demektir. Veya halk gibi yaşıyor demektir. Sen siyasetçi değilsin ama derdimi dinledin. Allah razı olsun senden. Belki sesimizin AK Parti genel merkezine ve başbakana duyurmaya vesile olursun.

  • -İnşallah

 

  • -Muhalefet partilerine derdinizi anlattınız mı?
  • -Muhalefet partileri bizi dinlemiyor. Kime oy verdiyseniz ona derdinizi anlatın. Aslında muhalefetin böyle bir derdi yok. Sorunlar çoğalsın iktidar taraftarını kaybetsin. Enis Berberoğlu değiliz ki bizim için yürüyüş yapsınlar…

 

  • -Hasan Bey, bölge siyasetçileri görevini yapmıyor mu?
  • -Yapmıyor. Yavuz Sultan Selim Köprüsünde bir siyasetçi bekleyip nakliyecilerin, kamyonetlerin veya küçük esnafların derdini dinlemesini beklerdik.

 

  • -Hasan Bey, küçük esnaf konusu açılmış iken, küçük esnafların içinde bulunduğu şartlardan bahsedebilir misin? Bir de küçük esnaf devletten kredi alabiliyor mu?

 

  • -Küçük esnaf dedim. Küçük esnaflar zor durumda. Küçük esnafların birçoğu kapatmak üzere. Küçük esnaflar işsizlik oranının düşüren kurumlardır. Küçük esnaflar en az iki kişi çalıştırıyor. Her biri dört kişiyi besliyorsa sekiz kişi ekmek yiyor demektir. Dolayısıyla küçük esnaf, ekonomiyi canlı tutar.

 

Bugüne kadar devletin verdiği kredileri büyük esnaflar aldı. Çeşitli bahaneler gösterilerek küçük esnafların kredilerden istifade etmesi engellendi… Küçük esnafa kredi verme konusunu,  devlet, bürokrasiye ihale etmeyecek. 

Küçük esnaflar çok zor durumdadır. Küçük esnaflar, ayakta durabilmesi için devletin göndereceği eksper tarafından yapılan tespit neticesinde devlet uzun vadeli kredi vererek küçük esnafı koruyacak. Devlet küçük esnafı koruyamaz ise işsizlerin sayısı ister istemez artacak…

Bölge siyasetçileri genel merkezde bir yer kapabilmek veya genel merkeze yakın olabilmek için bizim gibi küçük esnafın derdi ile ilgilenmiyor... Başbakan diyor ki geçiş ücreti 100 TL olsun. Bölgenin siyasetçileri yaranmak için alkışlıyor… Bölge siyasetçileri sayın başbakanım küçük esnaflar ve nakliyeciler bu parayı ödeyemez deme cesaretini gösteremiyor. Aslında söz konusu siyasetçiler, kalburüstü insanlar için meclisin bahçesinde çadır kuruyor, ama küçük esnafı adam yerine koymuyor. Başbakan küçük esnafların durumunu bilmez. Bölge siyasetçileri araştıracak mecliste dile gelmesini sağlayacak. Müsaade edersen bir hikâye anlatayım mı?

 

  • -Buyurun. İstediğiniz hikâyeyi anlatın.
  • -“Fabrikanın işleri çok iyi gidiyor. Para kazanıyor. İşçilerin durumu çok iyi… Herkes durumundan memnun. Fabrika müdürü işçileri yakından takip eder. Problemleri yerinde inceler. Fabrika müdürü işçilerin sorunlarını her fırsatta patrona anlatır… Ama fabrika servetine servet katıyor işçiler ve müdür sayesinde…  Patrona birileri müdürü şikâyet eder, şikâyet eden kişi müdür olur. Aynı müdür bir başka fabrika ile dirsek teması kurar. Zaman geçtikçe işlerde bir gerileme görülür. Patron müdüre sorar;
  • - İşçilerin durumu nasıldır? Hiç problemleri yok mu?
  • -Efendim çok çok iyi. Herkesin arabası, evi vardır. Sıkıntı yok…

Patron bunun üzerine eski müdür her zaman bir problem ile bana gelirdi. Bu adam hiç problem getirmiyor. Mükemmel müdür. Bu müdürün maaşına zam yapayım der.  Ama aradan zaman geçince fabrika iflasın eşiğine gelir… Müdür de bir başka fabrikaya gider, işçiler de işsiz kalır…

 

Şimdi bizim siyasetçiler yukarılara problem götürmemeyi marifet olarak kabul ediyor. İnşallah genel merkez bu gibi adamlara çok iyi siyasetçi demez… Fabrikayı ayakta tutan çalışkan işçilerdir. Devleti ayakta tutan vefalı halktır. Parayı kazanıp demokrasi nöbetine gelmeyenler değildir. İnşallah bu hikâyemi Cumhurbaşkanı ve başbakan okur… İşte Ülkemizin durumunu bu hikâye ile anlatmaya çalıştım. Zenginlere karşı olduğum anlaşılmasın. Zenginlere tanınan imkânlar, küçük esnafa da tanınsın…

 

  • -Hasan Bey, köprü ücretlerinde nasıl bir düzenleme yapılmasını istersiniz?
  • -Nakliyeciler ve bizim gibi kamyonetler için çok pahalıdır. Ücretler yüzde elli düşürülse örnek veriyorum günde 1000 araç geçecek. Ama bugün uygulanan ücretle ancak 300 araç geçer. Bize devlet para vermesin ama imkân tanısın yeter… Nakliyeciler ve küçük kamyonetler için köprü ücretlerini düşürmesi bizi mutlu eder.  Çünkü biz ailemizi geçindirmek için gayret ediyoruz. Küçük esnaflar ve küçük çaptaki nakliyeciler mağdur oluyor. İnşallah başbakan bu yazıyı okur.

 

  • -Hasan Bey, 15 Temmuz konusunda ne düşünüyorsun?
  • -Allah ülkemize zeval vermesin. Allah, büyüklerimize sağlık ve afiyet versin. Biz hep devletin arkasındayız. Gerekirse kamyonetimi satarım, ülkeme silah alırım ve sabaha kadar demokrasi nöbeti tutarım.  PKK, PYD, YPG ve FETÖ gibi terör örgütlerini temizlemek halkın görevidir, yani bizim görevimizdir. Önce ülke güvenliğidir. Devletimizi için canımızı veririz. Bize 15 Temmuzlar vız gelir. Ancak devlet de geçim sıkıntısı çeken bizim gibi halkın ve küçük esnafın derdine kulak versin…

 

  • -Hasan Bey, referandumda üç büyük ilde (Ankara, İzmir ve İstanbul) AK Parti geriye düşmesinin nedeni halkın problemlerini genel merkeze ulaştırmayan siyasilerin kusuru mu?
  • -Evet, mutlaka bölge siyasetçilerin de kusuru vardır. Zengin ile herkes ilgileniyor da bizim gibi garibanla kimse ilgilenmiyor. Bölge siyasetçileri halkın içine girecek, dertlerini soracak, problemleri ortaya çıkaracak resmi evrak niteliğinde genel merkeze ulaştıracak. Ak Parti genel başkanı da hazırlanan raporları ciddi ciddi inceleyip veya incelettirip çare arayacak…

 

  • -Hasan Bey, son olarak ne gibi mesaj vermek istiyorsun?
  • -Devletin arkasındayız… Dedim ya arabamı satarım, ülkeme silah alırım ve sabaha kadar demokrasi nöbeti tutarım… Cumhurbaşkanının arkasındayız, Devletimizi ve cumhurbaşkanımızı seviyoruz. Ama devlet, halkın içine girip küçük esnafların dertleri ile dertleşmesini ve çözüm bulmasını istiyoruz…

 

Değerli okuyucularım. Bir küçük esnafın anlattıklarının belki de yüzde birini sayfama aktarabildim. Sayın köşe yazarı arkadaşlarım, siyasi partiler arasındaki çekişmeleri dile getirmeyin… Halkı tahrik edici ve sorunları unutturucu yazılardan uzak durun. Bölgenizdeki sıkıntıları ve sıkıntıların çözüm yollarını belediyelere ve hükümete bildirin…

 

Selam ve saygılar…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.