Ahmet Yaşar Zengin (Emekli Akademisyen)
Köşe Yazarı
Ahmet Yaşar Zengin (Emekli Akademisyen)
 

Amerika’nın Hegemonya Krizi ve Karşı Hegemonya

Değerli okuyucularım, bu hafta Kudüs ile gündeme gelen ABD’nin zulmü ve terörist devlet, İsrail…   Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda yapılan oylamada, ABD yönetiminin Kudüs'ü, İsrail'in başkenti olarak tanımasına tepki olarak sunulan karar tasarısının 9 ret oyuna karşı 128 oyla kabul edilmesi ile ABD’nin güçlü olmadığı çok net bir şekilde ortaya konuldu. Bu nedenle yazımın başlığını “Amerika’nın Hegemonya Krizi ve Karşı Hegemonya” diye yazdım. Amerika’nın Hegemonya Krizi ve Karşı Hegemonyanın nedeni anlaşılması için 12.10.2017 tarihinde yazdığım “Dünya, Yeniden Şekilleniyor veya Amerika, Kalp Krizi Geçiriyor…” adlı makalemi yorum yapmadan okuyucularımla paylaşmak istedim.   “ Dünya, Yeniden Şekilleniyor veya Amerika, Kalp Krizi Geçiriyor… 12.10.2017   Dünya, yeniden şekilleniyor. İkinci Dünya savaşından sonra ABD, Komünist tehlikesine karşı çıkmak ya da Rusya’nın yayılmacılık politikasının önüne geçmek için NATO’ya bağlı ülkelerde GLADİO’yu kurdu. GLADİO sayesinde ekonomik ve askeri yönden çok güçlü duruma gelen ABD, müttefiklerini bir arada tutabildi. Bugün, ABD’nin müttefikleri, ABD’yi terk etme noktasına geldi. Çünkü ABD’nin, müttefiklerini bir arada tutabilecek gücü kalmadı hem de ABD, müttefiklerine karşı samimi olmadığını gösterdi. Örnek: PKK, YPG gibi terör örgütlerinden bir kuruş almadan silah yardımı yapıyor, bize para ile silah vermiyor… PKK ve YPG terör örgütleri, NATO’nun üyesi değildir.  Türkiye’nin ise NATO’nun en önemli üyesi ve dostu olduğunu zannediyorduk…   ABD, dostlarına düşmanca davranırken, Rusya ve Çin'in başını çektiği yeni ittifak her geçen gün güçleniyor, ABD’de de dostlarını kaybediyor. Bu gidişle ABD’yi, teker teker dostları terk edecek. ABD’nin bu gidişatından, ABD’nin güç kaybettiği anlamını çıkarabiliriz. Her yokuşun bir inişi vardır…   Özellikle Pekin'in ekonomik hamleleri ve Moskova'nın Ortadoğu'daki askeri varlığı, dengeleri alt üst etti. Orta Doğu’da ise Türkiye ve İran'ın ağırlığı da giderek artıyor…   ABD’nin dostlarından Almanya, Güney Kore ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin diplomatik bir dil kullanarak ABD’den uzaklaşmayı çok hafif bir ses ile dile getirdiğini satır aralarından anlamak mümkündür… Türkiye’nin ve Suudi Arabistan’ın Rusya’dan S 400 füzelerini almaları, Kuzey Kore’nin ABD’ye kafa tutması, ABD’nin güç kaybettiğine dair bir işarettir…   İngiltere, Çin'le girdiği ekonomik ilişkinin yanında; Moskova, Pekin, Ankara ve Tahran'ın başını çektiği yeni ittifaka Fransa’da yaklaşmaya çalışıyor. Londra ve Pekin arasında nükleer santral inşası için on milyar dolarlık anlaşma imzalandı.    Londra ve Pekin yakınlaşması 2010'dan itibaren başladı. Çin’in İngiltere’deki yatırımları 60 milyar doları buldu.  Bu da şu demektir. Çin, Avrupa genelindeki toplam yatırımın üçte birini İngiltere’ye yapmıştır.   Çin’in, İngiltere ile ticaretinin ABD’den dokuz kat daha fazla olduğu iddia edilmektedir.    Çin’in, Batı'daki en iyi ortağın İngiltere olduğu, çok net anlaşılıyor. ABD’nin vetosunu dikkate almayan İngiltere, Mart 2015'te Çin'in, IMF ve Dünya Bankası'na alternatif olarak teklif ettiği Asya Altyapı Yatırım Bankası’nın kurucularındandır.   İngiltere’nin AB topluluğundan ayrılmasını, ticarette ABD’den uzaklaşmasını çok iyi analiz edersek, ABD’nin hem dünyada hem de özellikle Orta Doğu’da güç kaybettiğini anlayabiliriz. Bu nedenle Orta Doğu’da sırtını ABD’ye yaslayanlar kaybetmeyi de göze almalıdır…    İngiltere’nin rotasını çok iyi takip edersek, gücün, dünyanın neresinde olduğunu görebiliriz…   Hani bir zamanlar Osmanlı için Batı, hasta adam demişti ya işte bugün de Amerika’nın güçlü görünen hasta adam durumuna düştüğünü hep birlikte göreceğiz… Selam ve saygılarımla…”   İslam İşbirliği Teşkilatı, Doğu Kudüs’ü Filistin Devletinin başkenti olarak kabul etmesi ve Türkiye’nin gayreti ile ABD’nin kararını Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna taşınmasının sonucunda, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun aldığı karar ile ABD’nin hegemonya krizi yaşadığı ortaya konuldu. Çünkü Askeri ve ekonomik bakımından güçlü hiçbir devlet ABD’nin yanında yer almadı. Palau, Guatemala, Togo, Nauru, Honduras, Marshall Adaları ve Mikronezya gibi adını duymadığımız sömürge hayatına alışmış devletler destek verdi.   Dünya eski Dünya değildir. İstesek de istemesek de ABD, kalp krizinden sonra “hegemonya” krizine girdi… Selam ve Saygılarımla…  
Ekleme Tarihi: 25 Aralık 2017 - Pazartesi
Ahmet Yaşar Zengin (Emekli Akademisyen)

Amerika’nın Hegemonya Krizi ve Karşı Hegemonya

Değerli okuyucularım, bu hafta Kudüs ile gündeme gelen ABD’nin zulmü ve terörist devlet, İsrail…

 

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda yapılan oylamada, ABD yönetiminin Kudüs'ü, İsrail'in başkenti olarak tanımasına tepki olarak sunulan karar tasarısının 9 ret oyuna karşı 128 oyla kabul edilmesi ile ABD’nin güçlü olmadığı çok net bir şekilde ortaya konuldu. Bu nedenle yazımın başlığını “Amerika’nın Hegemonya Krizi ve Karşı Hegemonya” diye yazdım. Amerika’nın Hegemonya Krizi ve Karşı Hegemonyanın nedeni anlaşılması için 12.10.2017 tarihinde yazdığım “Dünya, Yeniden Şekilleniyor veya Amerika, Kalp Krizi Geçiriyor…” adlı makalemi yorum yapmadan okuyucularımla paylaşmak istedim.

 

“ Dünya, Yeniden Şekilleniyor veya Amerika, Kalp Krizi Geçiriyor… 12.10.2017

 

Dünya, yeniden şekilleniyor. İkinci Dünya savaşından sonra ABD, Komünist tehlikesine karşı çıkmak ya da Rusya’nın yayılmacılık politikasının önüne geçmek için NATO’ya bağlı ülkelerde GLADİO’yu kurdu. GLADİO sayesinde ekonomik ve askeri yönden çok güçlü duruma gelen ABD, müttefiklerini bir arada tutabildi. Bugün, ABD’nin müttefikleri, ABD’yi terk etme noktasına geldi. Çünkü ABD’nin, müttefiklerini bir arada tutabilecek gücü kalmadı hem de ABD, müttefiklerine karşı samimi olmadığını gösterdi. Örnek: PKK, YPG gibi terör örgütlerinden bir kuruş almadan silah yardımı yapıyor, bize para ile silah vermiyor… PKK ve YPG terör örgütleri, NATO’nun üyesi değildir.  Türkiye’nin ise NATO’nun en önemli üyesi ve dostu olduğunu zannediyorduk…

 

ABD, dostlarına düşmanca davranırken, Rusya ve Çin'in başını çektiği yeni ittifak her geçen gün güçleniyor, ABD’de de dostlarını kaybediyor. Bu gidişle ABD’yi, teker teker dostları terk edecek. ABD’nin bu gidişatından, ABD’nin güç kaybettiği anlamını çıkarabiliriz. Her yokuşun bir inişi vardır…

 

Özellikle Pekin'in ekonomik hamleleri ve Moskova'nın Ortadoğu'daki askeri varlığı, dengeleri alt üst etti. Orta Doğu’da ise Türkiye ve İran'ın ağırlığı da giderek artıyor…

 

ABD’nin dostlarından Almanya, Güney Kore ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin diplomatik bir dil kullanarak ABD’den uzaklaşmayı çok hafif bir ses ile dile getirdiğini satır aralarından anlamak mümkündür… Türkiye’nin ve Suudi Arabistan’ın Rusya’dan S 400 füzelerini almaları, Kuzey Kore’nin ABD’ye kafa tutması, ABD’nin güç kaybettiğine dair bir işarettir…

 

İngiltere, Çin'le girdiği ekonomik ilişkinin yanında; Moskova, Pekin, Ankara ve Tahran'ın başını çektiği yeni ittifaka Fransa’da yaklaşmaya çalışıyor. Londra ve Pekin arasında nükleer santral inşası için on milyar dolarlık anlaşma imzalandı.

 

 Londra ve Pekin yakınlaşması 2010'dan itibaren başladı. Çin’in İngiltere’deki yatırımları 60 milyar doları buldu.  Bu da şu demektir. Çin, Avrupa genelindeki toplam yatırımın üçte birini İngiltere’ye yapmıştır.   Çin’in, İngiltere ile ticaretinin ABD’den dokuz kat daha fazla olduğu iddia edilmektedir. 

 

Çin’in, Batı'daki en iyi ortağın İngiltere olduğu, çok net anlaşılıyor. ABD’nin vetosunu dikkate almayan İngiltere, Mart 2015'te Çin'in, IMF ve Dünya Bankası'na alternatif olarak teklif ettiği Asya Altyapı Yatırım Bankası’nın kurucularındandır.

 

İngiltere’nin AB topluluğundan ayrılmasını, ticarette ABD’den uzaklaşmasını çok iyi analiz edersek, ABD’nin hem dünyada hem de özellikle Orta Doğu’da güç kaybettiğini anlayabiliriz. Bu nedenle Orta Doğu’da sırtını ABD’ye yaslayanlar kaybetmeyi de göze almalıdır…

 

 İngiltere’nin rotasını çok iyi takip edersek, gücün, dünyanın neresinde olduğunu görebiliriz…

 

Hani bir zamanlar Osmanlı için Batı, hasta adam demişti ya işte bugün de Amerika’nın güçlü görünen hasta adam durumuna düştüğünü hep birlikte göreceğiz… Selam ve saygılarımla…

 

İslam İşbirliği Teşkilatı, Doğu Kudüs’ü Filistin Devletinin başkenti olarak kabul etmesi ve Türkiye’nin gayreti ile ABD’nin kararını Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna taşınmasının sonucunda, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun aldığı karar ile ABD’nin hegemonya krizi yaşadığı ortaya konuldu. Çünkü Askeri ve ekonomik bakımından güçlü hiçbir devlet ABD’nin yanında yer almadı. Palau, Guatemala, Togo, Nauru, Honduras, Marshall Adaları ve Mikronezya gibi adını duymadığımız sömürge hayatına alışmış devletler destek verdi.

 

Dünya eski Dünya değildir. İstesek de istemesek de ABD, kalp krizinden sonra “hegemonya” krizine girdi… Selam ve Saygılarımla…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.