KKTC’nin eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın açıklaması Rum ve Yunan basınını sevindirdi ama bizi (Türkiye'yi) üzdü…
Akıncının açıklaması;
1.Kıbrıs Türk'ünden tepki gördü…
2.Türkiye'den tepki gördü…
Akıncı’nın açıklamasını;
1.Güney Kıbrıs, memnuniyetle karşıladı, tepki göstermedi…
2.Yunanistan'daki gazeteler, memnuniyetle karşıladı, tepki göstermedi…
Akıncı’nın, geçen yıl Hatay açıklamasına AK Partisi, CHP ve MHP Hatay millet vekilleri tepki gösterdi… () Bu gibi yaklaşımlar, Türkiye düşmanlarını memnun eden yaklaşımlardır.
Ömer Çelik
"Cumhurbaşkanı'mız, tavizsiz bir siyaset yürütüyor"
"KKTC makamının saygınlığı çerçevesinde Kıbrıs Türkü'nün haklarının, menfaatlerinin savunulması bakımından bütün KKTC Cumhurbaşkanları çok güçlü bir tavır ortaya koymuşlardır. Bir tek Sayın Akıncı, bütün bu çizginin dışına çıkarak, sürekli olarak itibarı Rum tezlerine yakın olmakta arayan bir yaklaşım içerisine girdi.
Bakın bu açıklamasında da Cumhurbaşkanı'mızın yaptığı açıklamayı, bir lütuf gibi başkasının bir açıklaması gibi değerlendiriyor. Türkiye'yi başkası olarak gören bu zihniyet, Rum tezlerine ise son derece büyük bir yakınlık hissiyle her zaman yaklaşmıştır.
Cumhurbaşkanı'mız siyasi hayatının her safhasında Kıbrıs Türkü'nün davasını ve KKTC'nin hak ve menfaatlerini savunmayı, kendi siyasetinin en temel öğelerinden biri haline getirdi. Bugün de KKTC'ye karşı yapılan çeşitli saldırılar karşısında, Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerinin gasbedilmeye çalışılması karşısında Cumhurbaşkanı'mız tavizsiz bir siyaset yürütüyor."
"Türkiye, KKTC'ye desteğini sürdürecek"
Türkiye'nin, KKTC'nin ve Kıbrıs Türkü'nün yanında güçlü bir duruş sergilediğinin altını çizen Çelik, "KKTC'nin eşit statüye sahip egemen bir devlet olarak ihtiyaçlarının giderilmesi, geleceğe daha güçlü bir şekilde yürümesi konusunda da Türkiye, şimdiye kadar olduğu gibi şu anda da desteğini sürdürüyor. Bundan sonra da desteğini sürdürecek. Cumhurbaşkanı'mızın orada yaptığı açıklamaları, bu şekilde değerlendirmek lazım." dedi.
Çelik, Erdoğan'ın KKTC'nin gücü ve tezleri için Kıbrıs Türkü'nün haklı davasına verdiği desteği anlatarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Bundan Kıbrıs Türkü'nü savunan hiç kimse rahatsız olmaz. Bakın kim rahatsız olmuştur?
1.Eski Cumhurbaşkanı Akıncı rahatsız olmuş…
2.Rumlar rahatsız olmuş…
3.Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin tezlerini savunanlar rahatsız olmuş…
Dolayısıyla Sayın Akıncı'nın kendi dönemi içerisinde KKTC'nin hak ve menfaatlerini koruma konusunda son derece yanlış bir yerde durduğunu, KKTC'nin itibarını savunma konusunda büyük zaaflar içerisinde olduğunu her zaman müşahede ettik…
Sayın Akıncı, Kıbrıs Türkü'nün davasına en güçlü desteği veren Sayın Cumhurbaşkanı'mıza saldırmayı, Türkiye'yi sürekli olarak karşısına almayı bir siyaset tarzı olarak tamamen benimsemiş gözüküyor.
Yapması gereken, Kıbrıs Türkü'nün dostu olanlarla, Kıbrıs Türkü'ne destek verenlerle beraber yürümek, Kıbrıs Türkü'nün karşısındaki Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan'la yürüyenlere karşı olmaktı ama görüldüğü gibi bir kere daha Kıbrıs Türkü'nü değil, Rum tezlerine destek verenleri sevindirecek bir açıklama yapmıştır.
Dolayısıyla yaptığı açıklamada kendisi açısından değerlendirmesi gereken şey şudur; itibar kavramı üzerine bir değerlendirme yapmış.
KKTC Cumhurbaşkanlığı makamında bulunmuş birisi olarak bütün görev dönemi boyunca itibarı Rum tezlerine yakın durmakta aramasını kendisini iyi bir şekilde sorgulaması, değerlendirmesi lazım. Her zaman için yaptığı açıklamalar Rum tezlerinin yanında durmak, Kıbrıs Türkü'nün tezlerine karşı durmak şeklinde maalesef ortaya çıkmıştır."
Herhangi bir çözüm önermedikleri gibi sadece karşı çıkmakla yetiniyorlar.”
……
Verilen Söz:
“Bürgenstock zirvesi ve Crans Montanazirvesinde;
1.Türkiye ve Kıbrıs Türkü 'Evet' derse, diğer taraf 'Hayır' derse KKTC üzerindeki ambargolar kalkacaktı.
Avrupa Birliğinin Prensibi
'Sınır sorunu olan bir ülke Avrupa Birliğine alınmaz'
Sonuç:
1.Kıbrıs Türkü 'Evet' dedi,
2.Rumlar 'Hayır' dedi
3.Sınır sorunu vardır,
4.AB, prensibini çiğneyerek Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ni Avrupa Birliğine aldı.
…
Sürekli olarak masaya oturuyoruz. Masaya oturduğumuzda Rumlar:
1.Her zaman aynı maksimalist tezleri getiriyor,
2.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni eşit statüde bir toplum, devlet olarak tanımıyor,
3.Kuzey Kıbrıs’ı Güney Kıbrıs’ın bir parçası haline getirmeye çalışıyor...
Bütün bu tabloya baktığınız zaman o çözüm modelinin tamamen tıkandığı ve işlevsiz hale geldiği görünüyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın artık iki devletli çözüm modelini konuşmalıyız… Çelik, şunları kaydetti:
"Bunun karşısında tez söyleyenler ise herhangi bir çözüm önermedikleri gibi sadece karşı çıkmakla yetiniyorlar.
Bu sürdürülebilir bir tutum değil. Dolayısıyla burada Türkiye'nin ve şu anda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamının savunduğu bir tez çerçevesinde Maraş'la ilgili tasarruflarda bulunuyor. Bunun karşısında yapılan açıklamaları,
Kıbrıs'ın sahibi olarak Rum kesimini tanımak, Türk kesiminin hak ve menfaatlerini görmezden gelmek, anlamına gelir…
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'mızın dünkü Kıbrıs ziyaretinde yaptığı açıklamalarda görüldüğü gibi, egemen bir devlet olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatlerinin tanınması konusunda elinden gelen güçle destek vermeye devam edecek… ()”
KKTC Devleti, Milli davamızdır… Sesimiz gür çıkmalıdır!...
Selam ve saygılarımla…