Prof. Dr. Kamil GÜNGÖR
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Kamil GÜNGÖR
 

FAŞİZM MANİFESTOSU

Faşizm insanlığın birkaç ana düşmanından birisi… Yerel ve bölgesel pek çok yansıması olmuştur ama en belirgin örneği, Hitler Almanya’sıdır. Dönemde İtalya, İspanya, Portekiz gibi örnekler de vardır ancak faşist ideoloji bu dönemde tüm dünyada hatta Türkiye’de de karşılık bulmuştur. Aynı ideolojinin günümüzde özellikle Avrupa’da yükselişe geçmesi Amerika’da Trump’ın seçimi kazanmasıyla Batı’da iktidar şansı bulmuştur. Bugünkü faşist dikta ideolojisinin geçmişten farkı; Yahudi düşmanı değil, İslam düşmanı olmasıdır. Avrupalılar yeni bir savaş çıkmaması için Avrupa Birliğini kurmuşlardır ama, farkında olarak ya da olmayarak İslamophobia ile insanlığın sonunu getirecek korku paranoyasını uzun yıllardır halklarına ve dünyaya pompalamaktadırlar. Türkiye’de bu yansıma karşılık bulmaktadır. Aşağıda ‘milletvekili’ sıfatı ile adeta faşist bir manifesto olarak yapılan bir konuşmanın kişisel analizi yer almaktadır. ‘Politik’ kaygıyla yazılmadığından milletvekilinin ve partisinin adı verilmemiştir.   Sizin turist olarak bile gitmediğiniz Afganistan, Yemen ve İran’a eleştirdiğiniz zihniyet savaşmak için bile gitti; bu ülkelere özgürlüklerini kazandırmak ya da kaybettirmemek için… Bu ülkelere gidip gitmemeniz bir tarafa yıllarca halkın derdini dinlemek üzere Anadolu’ya bile gitmediniz. Ayrıcalıklı pozisyonlarınızı uzun yıllar sürdürdünüz. Ta ki Anadolu çocukları “vanmimüt” deyinceye kadar…   Yıllarca muhatap ettiğiniz faşist zihniyet (resmi ideoloji) ile insanlar etnik kökenlerinden, eğitim düzeylerinden, yaşadığı kentten, köylü ya da şehirli olmasından, mezun oldukları okuldan, yerel kültür ve kıyafetten… uzun uzun yıllar utandırıldı… Dinsel gerekçelerle değil ama ideolojik öngörülerle talepte bulunduğunuz cemevleri, tekke ve zaviyeler kanunu gereğince kapatılan kurumlardan birisidir. O kadar cesaretiniz varsa ve samimi iseniz, tekke ve zaviyeler kanunun kaldırılması için teklif vermelisiniz…   Bir inancın ibadet hakkını diğer inancın iznine bağlı olmasından tehlikeliymiş… Bunu söyleyene sormak lazım; İslam dininin sınırlarının uydurulan din olan Kemalizmin yıllarca iznine bağlı olarak çizildiği dönemlere dair herhangi bir girişiminiz ve değerlendirmeniz oldu mu... Hukukun karşısına dini koyan anlayıştan korkanlar... Ne zamandan beri din hukukun kaynağı olmaktan çıktı… Az da olsa hukuk bilginiz olsaydı bunların birinin diğerinin parçası, tamamlayıcısı olduğunu görürdünüz…   Çiçekli başörtüsü ve daracık kot pantolonuyla öpüşen genç kıza özgürlüğünden bahsediyor milletvekili... Evet doğru o genç kız sizin eseriniz. Böylece özgürlükten ne anladığınızı da örneklendirmiş oldunuz… Mahalle baskısının medya ve eğitim kurumları vasıtasıyla, bu ailelerin ve çocuklarının üzerinde hangi travmayı meydana getirdiğini nereden bilebilir ki halkın içerisinden çıkmamış olanlar...   Tevhidi tedrisatla milletin önü devlet gücü kullanarak kapatıldı. Onlara; ya bizim anlayışımıza (dinimize) tabi olursunuz ya da cahil kalırsınız dayatması yapıldı ve bir özgürlük alanı hiçbir zaman açılmadı onlara... İnançlarına hiçbir zaman saygı gösterilmedi. Onlar size rağmen gizli gizli öğrenmeye çalıştılar dinlerini ama o da yarım yamalak oldu. Dinle gelenek arasındaki farkı bilemediler veya karıştırdılar ve gelenekten olan şeyleri dinden sandılar… Böyle olunca onlar da dinden, kültürden ne anlıyorlarsa yarım yamalak kulaktan duyma yöntemle uygulamaya çalıştılar… Sokak köşelerinde öpüşen genç kızlar da, okula gidememiş kızlar da travma toplumunu oluşturan eserleriniz… Bir de siz tabii, aristokratlar…. Aynı zihniyetin öbür ucunda…   Türkiye ve İslam ülkeleri kadın haklarında neden geri kalmış biliyor musunuz? Çünkü gerçekte ortada bir İslam ülkesi filan yok, sadece halkının çoğunluğu Müslüman olan ülkeler var ve bunlar söz hakkına sahip değiller… ‘İslam Ülkelerini’ kimin kurdurduğu ve yönettiğinden habersizseniz; yargınız ya cahilce ya da kötü niyetlidir. Sizin İslam ülkesi değiniz ülkelerin sadece halkının büyük bir çoğunluğu yönetimde söz hakkı olmayan Müslümanlar… Bu soruyu sorma hakkınız bile yok… Zira belki son 10-15 yılı çıkarsak ya tek parti zihniyeti iktidardaydı veya iktidarda değilse bile oluşturulan kurumlar nedeniyle sorgulanamıyordu.   İnanç özgürlüğünün teminatı “kusursuz bir sekülarizmmiş…’ Bunu 1937’den beri nasıl faşistçe uyguladığınızı biraz tarih okuyan ve az çok toplumsal duyarlılığı olan herkes biliniyor… Bu ‘size verilmiş’ bir misyon ve görev zaten… Neyi hedef aldığınız gayet açık… Sizin laiklik ya da sekülarizm uygulamanız bir özgürlük değil sadece yaptığınız ve yapacağınız baskının bir teminatı… Fildişi kulelerinden koyduğunuz kuralların halk için ne anlama geldiğini hiçbir zaman anlayamazsınız, ta ki kafanıza taş düşünceye kadar… Bir de size Hantington’un Medeniyetler çatışmasını okumanızı tavsiye ederim ‘haddimi aşarak’ Türkiye’nin İslam ülkeleri içerisindeki yeri ve misyonunu anlamanız bakımından…   İnanç gösteriş için olmazmış… Peki kişinin inancı başını örtmesini gerektiriyorsa bunu nasıl gizleyecek sayın milletvekili… Varsa böyle bir yöntem yardımcı olun da başlarını başörtülerini göstermeden kapatsınlar… Size göre gereksiz tabii... Ama dinin kurallarını belirleme yetkiniz yok maalesef… Size benzemeyenin çığlığını nasıl duyacaksınız ki... Birlikte yaşama efsanemizi yok etmiş olmaz mısınız böyle davranınca... Birlikte yaşama arzusunu ortadan kaldıran da yine temsil ettiğiniz ideolojinin faşist politikaları... Çünkü resmi ideolojiye uygun düşünmeyenleri kabullenmez, ötekileştirirseniz topluma küstürmüş, potansiyelini kullanmasını engellemiş olursunuz. Bu ülkenin düşmanları da onların bu zaafiyetini kullanır ve ellerine silah vererek dağa çıkartır. Beğenmediğiniz zihniyet sabote etmeye çalıştığınız bu süreçte sizin pisliklerinizi temizleme derdinde… Bu ülkenin başarısı karşısında tüyleriniz diken diken olup gözyaşları dökemiyorsanız bir yerde hata olduğunu değerlendirmeniz gerekir. Politik körlükleriniz yüzünden metrekare başına düşen hain sayısı ne kadar da fazla...   Dersim isyanındaki gaz odalarında öldürülen, varlık vergisini ödeyemeyenlere verilen cezayla çalışma kaplarında ölen ve bu ülkeyi terk etmeye zorlananları da hatırlamak lazım. Azınlığın (iktidar gücünü elinde bulunduranların) çoğunluğa (zayıfa) baskısı unutturmaya çalışılanların sembolüsünüz adeta… Azınlık olarak bu ülkenin kaymağını yeme özgürlüğünüz artık kısıtlandı… Tartışılmaz iktidarınıza bir ortak geldi, üstelik hesap sorma cesareti gösterdi. Görüşlerimizi risk altında açıklıyoruz hala… Ya da ifade edemediğimiz birçok şey var ayakta duran tabularınız yüzünden…   Bir türlü öğrenemediniz laf ebeliğinin artık sökmediğini… Türkiye değişti… Eğitim seviyesi yükseldi… ,Medya tekel olmaktan çıktı… İnsanların konuşma özgürlüğünün alanı genişledi… İnsanlarımızın kendine güveni geldi… Eski dünya refleksleriyle yeni dünyayı (Türkiye'yi) yönetemezsiniz... Anlayın artık... Kaleleriniz bir bir düşüyor, yine aklınız başınıza gelmiyor. Oluşturulan yeni kale gayet korunaklı... Boş yere hamle yapmayın o fosilleşmiş düşüncelerinizle...
Ekleme Tarihi: 14 Kasım 2016 - Pazartesi
Prof. Dr. Kamil GÜNGÖR

FAŞİZM MANİFESTOSU

Faşizm insanlığın birkaç ana düşmanından birisi… Yerel ve bölgesel pek çok yansıması olmuştur ama en belirgin örneği, Hitler Almanya’sıdır. Dönemde İtalya, İspanya, Portekiz gibi örnekler de vardır ancak faşist ideoloji bu dönemde tüm dünyada hatta Türkiye’de de karşılık bulmuştur. Aynı ideolojinin günümüzde özellikle Avrupa’da yükselişe geçmesi Amerika’da Trump’ın seçimi kazanmasıyla Batı’da iktidar şansı bulmuştur. Bugünkü faşist dikta ideolojisinin geçmişten farkı; Yahudi düşmanı değil, İslam düşmanı olmasıdır. Avrupalılar yeni bir savaş çıkmaması için Avrupa Birliğini kurmuşlardır ama, farkında olarak ya da olmayarak İslamophobia ile insanlığın sonunu getirecek korku paranoyasını uzun yıllardır halklarına ve dünyaya pompalamaktadırlar. Türkiye’de bu yansıma karşılık bulmaktadır. Aşağıda ‘milletvekili’ sıfatı ile adeta faşist bir manifesto olarak yapılan bir konuşmanın kişisel analizi yer almaktadır. ‘Politik’ kaygıyla yazılmadığından milletvekilinin ve partisinin adı verilmemiştir.

 

Sizin turist olarak bile gitmediğiniz Afganistan, Yemen ve İran’a eleştirdiğiniz zihniyet savaşmak için bile gitti; bu ülkelere özgürlüklerini kazandırmak ya da kaybettirmemek için… Bu ülkelere gidip gitmemeniz bir tarafa yıllarca halkın derdini dinlemek üzere Anadolu’ya bile gitmediniz. Ayrıcalıklı pozisyonlarınızı uzun yıllar sürdürdünüz. Ta ki Anadolu çocukları “vanmimüt” deyinceye kadar…

 

Yıllarca muhatap ettiğiniz faşist zihniyet (resmi ideoloji) ile insanlar etnik kökenlerinden, eğitim düzeylerinden, yaşadığı kentten, köylü ya da şehirli olmasından, mezun oldukları okuldan, yerel kültür ve kıyafetten… uzun uzun yıllar utandırıldı… Dinsel gerekçelerle değil ama ideolojik öngörülerle talepte bulunduğunuz cemevleri, tekke ve zaviyeler kanunu gereğince kapatılan kurumlardan birisidir. O kadar cesaretiniz varsa ve samimi iseniz, tekke ve zaviyeler kanunun kaldırılması için teklif vermelisiniz…

 

Bir inancın ibadet hakkını diğer inancın iznine bağlı olmasından tehlikeliymiş… Bunu söyleyene sormak lazım; İslam dininin sınırlarının uydurulan din olan Kemalizmin yıllarca iznine bağlı olarak çizildiği dönemlere dair herhangi bir girişiminiz ve değerlendirmeniz oldu mu... Hukukun karşısına dini koyan anlayıştan korkanlar... Ne zamandan beri din hukukun kaynağı olmaktan çıktı… Az da olsa hukuk bilginiz olsaydı bunların birinin diğerinin parçası, tamamlayıcısı olduğunu görürdünüz…

 

Çiçekli başörtüsü ve daracık kot pantolonuyla öpüşen genç kıza özgürlüğünden bahsediyor milletvekili... Evet doğru o genç kız sizin eseriniz. Böylece özgürlükten ne anladığınızı da örneklendirmiş oldunuz… Mahalle baskısının medya ve eğitim kurumları vasıtasıyla, bu ailelerin ve çocuklarının üzerinde hangi travmayı meydana getirdiğini nereden bilebilir ki halkın içerisinden çıkmamış olanlar...

 

Tevhidi tedrisatla milletin önü devlet gücü kullanarak kapatıldı. Onlara; ya bizim anlayışımıza (dinimize) tabi olursunuz ya da cahil kalırsınız dayatması yapıldı ve bir özgürlük alanı hiçbir zaman açılmadı onlara... İnançlarına hiçbir zaman saygı gösterilmedi. Onlar size rağmen gizli gizli öğrenmeye çalıştılar dinlerini ama o da yarım yamalak oldu. Dinle gelenek arasındaki farkı bilemediler veya karıştırdılar ve gelenekten olan şeyleri dinden sandılar… Böyle olunca onlar da dinden, kültürden ne anlıyorlarsa yarım yamalak kulaktan duyma yöntemle uygulamaya çalıştılar… Sokak köşelerinde öpüşen genç kızlar da, okula gidememiş kızlar da travma toplumunu oluşturan eserleriniz… Bir de siz tabii, aristokratlar…. Aynı zihniyetin öbür ucunda…

 

Türkiye ve İslam ülkeleri kadın haklarında neden geri kalmış biliyor musunuz? Çünkü gerçekte ortada bir İslam ülkesi filan yok, sadece halkının çoğunluğu Müslüman olan ülkeler var ve bunlar söz hakkına sahip değiller… ‘İslam Ülkelerini’ kimin kurdurduğu ve yönettiğinden habersizseniz; yargınız ya cahilce ya da kötü niyetlidir. Sizin İslam ülkesi değiniz ülkelerin sadece halkının büyük bir çoğunluğu yönetimde söz hakkı olmayan Müslümanlar… Bu soruyu sorma hakkınız bile yok… Zira belki son 10-15 yılı çıkarsak ya tek parti zihniyeti iktidardaydı veya iktidarda değilse bile oluşturulan kurumlar nedeniyle sorgulanamıyordu.

 

İnanç özgürlüğünün teminatı “kusursuz bir sekülarizmmiş…’ Bunu 1937’den beri nasıl faşistçe uyguladığınızı biraz tarih okuyan ve az çok toplumsal duyarlılığı olan herkes biliniyor… Bu ‘size verilmiş’ bir misyon ve görev zaten… Neyi hedef aldığınız gayet açık… Sizin laiklik ya da sekülarizm uygulamanız bir özgürlük değil sadece yaptığınız ve yapacağınız baskının bir teminatı… Fildişi kulelerinden koyduğunuz kuralların halk için ne anlama geldiğini hiçbir zaman anlayamazsınız, ta ki kafanıza taş düşünceye kadar… Bir de size Hantington’un Medeniyetler çatışmasını okumanızı tavsiye ederim ‘haddimi aşarak’ Türkiye’nin İslam ülkeleri içerisindeki yeri ve misyonunu anlamanız bakımından…

 

İnanç gösteriş için olmazmış… Peki kişinin inancı başını örtmesini gerektiriyorsa bunu nasıl gizleyecek sayın milletvekili… Varsa böyle bir yöntem yardımcı olun da başlarını başörtülerini göstermeden kapatsınlar… Size göre gereksiz tabii... Ama dinin kurallarını belirleme yetkiniz yok maalesef… Size benzemeyenin çığlığını nasıl duyacaksınız ki... Birlikte yaşama efsanemizi yok etmiş olmaz mısınız böyle davranınca... Birlikte yaşama arzusunu ortadan kaldıran da yine temsil ettiğiniz ideolojinin faşist politikaları... Çünkü resmi ideolojiye uygun düşünmeyenleri kabullenmez, ötekileştirirseniz topluma küstürmüş, potansiyelini kullanmasını engellemiş olursunuz. Bu ülkenin düşmanları da onların bu zaafiyetini kullanır ve ellerine silah vererek dağa çıkartır. Beğenmediğiniz zihniyet sabote etmeye çalıştığınız bu süreçte sizin pisliklerinizi temizleme derdinde… Bu ülkenin başarısı karşısında tüyleriniz diken diken olup gözyaşları dökemiyorsanız bir yerde hata olduğunu değerlendirmeniz gerekir. Politik körlükleriniz yüzünden metrekare başına düşen hain sayısı ne kadar da fazla...

 

Dersim isyanındaki gaz odalarında öldürülen, varlık vergisini ödeyemeyenlere verilen cezayla çalışma kaplarında ölen ve bu ülkeyi terk etmeye zorlananları da hatırlamak lazım. Azınlığın (iktidar gücünü elinde bulunduranların) çoğunluğa (zayıfa) baskısı unutturmaya çalışılanların sembolüsünüz adeta… Azınlık olarak bu ülkenin kaymağını yeme özgürlüğünüz artık kısıtlandı… Tartışılmaz iktidarınıza bir ortak geldi, üstelik hesap sorma cesareti gösterdi. Görüşlerimizi risk altında açıklıyoruz hala… Ya da ifade edemediğimiz birçok şey var ayakta duran tabularınız yüzünden…

 

Bir türlü öğrenemediniz laf ebeliğinin artık sökmediğini… Türkiye değişti… Eğitim seviyesi yükseldi… ,Medya tekel olmaktan çıktı… İnsanların konuşma özgürlüğünün alanı genişledi… İnsanlarımızın kendine güveni geldi… Eski dünya refleksleriyle yeni dünyayı (Türkiye'yi) yönetemezsiniz... Anlayın artık... Kaleleriniz bir bir düşüyor, yine aklınız başınıza gelmiyor. Oluşturulan yeni kale gayet korunaklı... Boş yere hamle yapmayın o fosilleşmiş düşüncelerinizle...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.