Prof. Dr. Kamil GÜNGÖR
Köşe Yazarı
Prof. Dr. Kamil GÜNGÖR
 

MÜRTED

Bilmeyenler için küçük bir açıklama: Mürted’in özel anlamı; Müslüman olduktan sonra, Müslümanlıktan çıkmaktır. Anlamı sadece böyle değil elbette… Tüm döneklerin ortak adıdır mürted… Malum; darbe girişiminin merkezi Ankara yakınlarındaki “mürted” hava üssü idi. Bunun da hikâyesi var. 1402 Ankara savaşında Yıldırımın ordusundakilerin bir kısmı irtidat etmişlerdi. Bu şekilde savaşın seyri değişmiş Timurlenk Osmanlıya 10 yılı aşkın süre devam eden bir fetret dönemi yaşatmıştı. Darbeciler zamanında Müslümanlar mıydı bilmiyorum ama, o zamanlar Müslüman idilerse bile şimdilerde imani olmasa da ameli olarak kesinlikle mürted durumdalar. Artık her şey açık-seçik ortada olduğu halde hale sempati duyanların tümü için geçerli bir bilgi bu… Tarihte bu şekilde peşinden koşturmuş ve milyonların ölümüne neden olmuş ya da bilerek ve planlayarak toplu soykırım yapmış, topluma korku sarmış, iktidar hırsıyla kitleleri peşinden sürüklemiş bir çok piskopat vardır. Herkesin bildiği Hitler… Ondan bahsetmeyeceğim. Ama bir bilgiyi de paylaşmak isterim. Atom bombasına ilişkin ilk çalışmaları Hitlerin yaptığı rivayet olunur. Yine rivayet o ki; durumu fark eden Amerikalılar, atom bombası yapımında çalışan bilim adamlarını bir yolunu bularak Amerika’ya kaçırmayı başarmıştır. Zira Hitlerin planı; dünyayı tanrıya ‘boş’ teslim etmekti. Haşhaşiler de sıradan kişilerin gündemine Sayın Cumhurbaşkanının isabetli tanımlaması ile girdi. Moğol ve Haçlı saldırıları sonrası ortamda türeyen bu ‘mikrop’lar genel olarak "harami" diye isimlendirilmişti. Bu haramilerin en ünlüleri ve en uzun yaşayanları; Haşhaşi olarak da bilinen ve reisliğini Hasan Sabbah'ın yaptığı "çete" idi. Bunlar bir taraftan son derece sarp bir kale olan Alamut kalesinde barınıyorlar, bir taraftan da devlet (Selçuklu ve İran) içine sızarak suikastlar düzenliyorlardı. Aynen şimdiki çetelerin devletin içine sızması ve hukuka düzenledikleri suikastler gibi. Haşhaşiler rivayetlere göre kendilerine verilen uyuşturucu (haşhaş) ile kendilerinden geçiyor, cennete girdikleri duygusu yaşıyorlardı. Bu yüzden liderlerinin emirlerine harfiyyen uyuyorlar, çok gizli yöntemlerle devletlerin içine kadar sızıyor, yöneticilere korku salıyorlardı. Her kim onlarla uğraşsa sahip oldukları özel tasarlanmış hançerlerle "suikast" düzenliyor, onları ortadan kaldırıyorlardı. "Dokunan yanıyor"du yani... Nizamül-mülk gibi büyük devlet adamını da onlar öldürmüşlerdi. Selçuklunun dağılışını hızlandıran Melik Şah’ın öldürülmesi de onların marifetidir. Sultan Sencer ise yatağında haşhaşilerin hançerini görünce onlarla mücadele etmekten vazgeçmiştir. Zira bırakılan not şöyle idi: ".... yatak odana kendi evim gibi girebiliyorsam arkanı sağlam tut!..." Hani genelkurmay başkanı emir subayı tarafından esir alınmış, Cumhurbaşkanının yaveri de ‘çete’ mensubu çıkmıştı ya.... Bir benzerlik var mı sizce… O günün şartlarında devlet büyüklerine büyük korku saldılar... Kimilerini ortadan kaldırdılar... Kimilerini ise sindirdiler... Ama sonunda yok olmaktan kurtulamadılar. Bugüne ne kadar benziyor değil mi… Bir de Pol Pot var; çok fazla bilinmeyen… Adam 1970’li yıllarda iki milyonu aşan kişiyi katletti. Ülke nüfusu da o zamanlar yedi milyondu. Şehirde yaşayan herkesi pirinç tarlalarında çalışmaya zorlayan Pol Pot, bütün okulları kapattı. Okuma yazma bilenler öncelikli olmak üzere yaşlı-genç-çocuk-kadın-erkek ayırımı yapmaksızın yüz binlerce kişiyi işkencehanelere dönüştürülen okullarda, idareye karşı olduklarını itiraf ettirdikten sonra ölüm tarlalarına sürdü (vikipedi). İşte böyle… Elbette bunu tek başına yapmadı… Etrafında genetiği değiştirilmiş olanlar vardı. Artık tavan-taban ayırımı kalkmıştır. Bu saatten sonra herhangi bir şekilde sempatisini devam ettiren nezdimde aynı kategoridedir. Bu yapı ya devlet başa ya kuzgun leşe dedi ve gövdesini ortaya koydu. Artık bu dakikadan sonra kaybedecek şeyleri kalmadı. O nedenle "bitti" demek en hafif tabiriyle safdillik olur. Artık bu yapının tüm unsurları ile her meslekten ve kesimden organizasyonları ile çılgın ve Kamikaze eylemlerini beklemek gerekir. İç savaş başlatılması ihtimali dahi uçuk ve absürd bir tahmin olmaz. Ayrıca alt kısmı ibadet ortası ticaret tavanı ihanet benzetmesi de çökmüştür. Örgütün tabanı ve tavanı ayıran şey samimiyet veya saflık değil kabiliyet ve donanımdır İtaat ve bağlılık konusunda farkı olmayan gelir ve zeka bakımından tabanda hallice olanların ortada ve parlak tiplerin de tavan da yer aldığı bir yapı bu. Bu örgütün tabanı ve tavanının hainlik derecesi aynı olmakla beraber artık üst yapı ya kaçmış veya enselenmiştir. "Daha kötü ne yapabilirler canım" dediğimiz her seferinde aklımıza bile gelmeyen çok daha kötü işlere imza atan bu örgütün yaşayan tek ferdi kalsa yine bir numara planlamalarından endişe etmek artık paranoya filan olmaz... Olağanüstü hal yasaları çıkartılıp darbe girişiminde bulunanlar ve elini ovuşturanlar, olağanüstü muameleye maruz bırakılmalıdır. Savaştan daha olağanüstü bir şey mi var. Ve yaşanan bir savaş değil mi… Bu saatten sonraki "pişmanlıklar" kimseyi tatmin etmez. Önemli olan "zor zamanda konuşmak"tır. Bunu en iyi temsil eden ve hak eden Birinci ordu komutanı Ümit Dündar bence... En irrite olduklarım; darbe gecesi darbenin rengini anlamaya çalışanlardı. Birçoğu gece 12 den sonra normal yayınlarını kestiler. Gözümüzden kaçtı sanmasınlar...Bülent Arınç'ın yüzü kızarmış mıdır acaba... Seçim sonrası sarfettiklerine dair... Bence darbe girişiminin tek planlayıcısı malum grup değil... Yakında ortaya çıkacak bu... Türkiye’de darbeler uluslararası destek olmadan yapılamaz. Elli kere de inkar etse olağan şüpheli ABD’dir. Darbecilerin fikir babası ABD’de yaşayacak ama Amerika’nın haberi olmayacak öyle mi… Ama Amerikalılar rasyoneldir. İşin rengi değişince ABD gece 2’de fikir değiştirdi ve açıklama yaptı. Kimileri de Amerika’nın açıklamasını bekledi rengini belli etmek için… Darbenin başında ‘ekip’ olmakla birlikte, bütün cuntacılar; "ortak düşmana" karşı birleştiler... Savaşların her zaman gizli kahramanları vardır... Asıl kahramanlar bir beklenti içerisinde olmadan ölümü göze alanlarıdır. Buradaki kahramanlar ise; TÜRKSAT’ın ele geçirilmesine izin vermeyen, darbeci generali infaz eden ve şehit edilen, darbe yapılacağını haber vererek darbenin sabaha karşı herkes uyurken değil de gündüz vakti ve panik içerisinde yapılmasını sağlayan ve akamete uğratanlardır. Tabii elbette ölümü göze alarak solağa çıkan, ölen- yaralananlardır.
Ekleme Tarihi: 19 Temmuz 2016 - Salı
Prof. Dr. Kamil GÜNGÖR

MÜRTED

Bilmeyenler için küçük bir açıklama: Mürted’in özel anlamı; Müslüman olduktan sonra, Müslümanlıktan çıkmaktır. Anlamı sadece böyle değil elbette… Tüm döneklerin ortak adıdır mürted… Malum; darbe girişiminin merkezi Ankara yakınlarındaki “mürted” hava üssü idi. Bunun da hikâyesi var. 1402 Ankara savaşında Yıldırımın ordusundakilerin bir kısmı irtidat etmişlerdi. Bu şekilde savaşın seyri değişmiş Timurlenk Osmanlıya 10 yılı aşkın süre devam eden bir fetret dönemi yaşatmıştı. Darbeciler zamanında Müslümanlar mıydı bilmiyorum ama, o zamanlar Müslüman idilerse bile şimdilerde imani olmasa da ameli olarak kesinlikle mürted durumdalar. Artık her şey açık-seçik ortada olduğu halde hale sempati duyanların tümü için geçerli bir bilgi bu…

Tarihte bu şekilde peşinden koşturmuş ve milyonların ölümüne neden olmuş ya da bilerek ve planlayarak toplu soykırım yapmış, topluma korku sarmış, iktidar hırsıyla kitleleri peşinden sürüklemiş bir çok piskopat vardır. Herkesin bildiği Hitler… Ondan bahsetmeyeceğim. Ama bir bilgiyi de paylaşmak isterim. Atom bombasına ilişkin ilk çalışmaları Hitlerin yaptığı rivayet olunur. Yine rivayet o ki; durumu fark eden Amerikalılar, atom bombası yapımında çalışan bilim adamlarını bir yolunu bularak Amerika’ya kaçırmayı başarmıştır. Zira Hitlerin planı; dünyayı tanrıya ‘boş’ teslim etmekti.

Haşhaşiler de sıradan kişilerin gündemine Sayın Cumhurbaşkanının isabetli tanımlaması ile girdi. Moğol ve Haçlı saldırıları sonrası ortamda türeyen bu ‘mikrop’lar genel olarak "harami" diye isimlendirilmişti. Bu haramilerin en ünlüleri ve en uzun yaşayanları; Haşhaşi olarak da bilinen ve reisliğini Hasan Sabbah'ın yaptığı "çete" idi. Bunlar bir taraftan son derece sarp bir kale olan Alamut kalesinde barınıyorlar, bir taraftan da devlet (Selçuklu ve İran) içine sızarak suikastlar düzenliyorlardı. Aynen şimdiki çetelerin devletin içine sızması ve hukuka düzenledikleri suikastler gibi.

Haşhaşiler rivayetlere göre kendilerine verilen uyuşturucu (haşhaş) ile kendilerinden geçiyor, cennete girdikleri duygusu yaşıyorlardı. Bu yüzden liderlerinin emirlerine harfiyyen uyuyorlar, çok gizli yöntemlerle devletlerin içine kadar sızıyor, yöneticilere korku salıyorlardı. Her kim onlarla uğraşsa sahip oldukları özel tasarlanmış hançerlerle "suikast" düzenliyor, onları ortadan kaldırıyorlardı. "Dokunan yanıyor"du yani...

Nizamül-mülk gibi büyük devlet adamını da onlar öldürmüşlerdi. Selçuklunun dağılışını hızlandıran Melik Şah’ın öldürülmesi de onların marifetidir. Sultan Sencer ise yatağında haşhaşilerin hançerini görünce onlarla mücadele etmekten vazgeçmiştir. Zira bırakılan not şöyle idi: ".... yatak odana kendi evim gibi girebiliyorsam arkanı sağlam tut!..." Hani genelkurmay başkanı emir subayı tarafından esir alınmış, Cumhurbaşkanının yaveri de ‘çete’ mensubu çıkmıştı ya.... Bir benzerlik var mı sizce…

O günün şartlarında devlet büyüklerine büyük korku saldılar... Kimilerini ortadan kaldırdılar... Kimilerini ise sindirdiler... Ama sonunda yok olmaktan kurtulamadılar. Bugüne ne kadar benziyor değil mi…

Bir de Pol Pot var; çok fazla bilinmeyen… Adam 1970’li yıllarda iki milyonu aşan kişiyi katletti. Ülke nüfusu da o zamanlar yedi milyondu. Şehirde yaşayan herkesi pirinç tarlalarında çalışmaya zorlayan Pol Pot, bütün okulları kapattı. Okuma yazma bilenler öncelikli olmak üzere yaşlı-genç-çocuk-kadın-erkek ayırımı yapmaksızın yüz binlerce kişiyi işkencehanelere dönüştürülen okullarda, idareye karşı olduklarını itiraf ettirdikten sonra ölüm tarlalarına sürdü (vikipedi). İşte böyle… Elbette bunu tek başına yapmadı… Etrafında genetiği değiştirilmiş olanlar vardı.

Artık tavan-taban ayırımı kalkmıştır. Bu saatten sonra herhangi bir şekilde sempatisini devam ettiren nezdimde aynı kategoridedir. Bu yapı ya devlet başa ya kuzgun leşe dedi ve gövdesini ortaya koydu. Artık bu dakikadan sonra kaybedecek şeyleri kalmadı. O nedenle "bitti" demek en hafif tabiriyle safdillik olur. Artık bu yapının tüm unsurları ile her meslekten ve kesimden organizasyonları ile çılgın ve Kamikaze eylemlerini beklemek gerekir. İç savaş başlatılması ihtimali dahi uçuk ve absürd bir tahmin olmaz.

Ayrıca alt kısmı ibadet ortası ticaret tavanı ihanet benzetmesi de çökmüştür. Örgütün tabanı ve tavanı ayıran şey samimiyet veya saflık değil kabiliyet ve donanımdır İtaat ve bağlılık konusunda farkı olmayan gelir ve zeka bakımından tabanda hallice olanların ortada ve parlak tiplerin de tavan da yer aldığı bir yapı bu. Bu örgütün tabanı ve tavanının hainlik derecesi aynı olmakla beraber artık üst yapı ya kaçmış veya enselenmiştir.

"Daha kötü ne yapabilirler canım" dediğimiz her seferinde aklımıza bile gelmeyen çok daha kötü işlere imza atan bu örgütün yaşayan tek ferdi kalsa yine bir numara planlamalarından endişe etmek artık paranoya filan olmaz... Olağanüstü hal yasaları çıkartılıp darbe girişiminde bulunanlar ve elini ovuşturanlar, olağanüstü muameleye maruz bırakılmalıdır. Savaştan daha olağanüstü bir şey mi var. Ve yaşanan bir savaş değil mi… Bu saatten sonraki "pişmanlıklar" kimseyi tatmin etmez.

Önemli olan "zor zamanda konuşmak"tır. Bunu en iyi temsil eden ve hak eden Birinci ordu komutanı Ümit Dündar bence... En irrite olduklarım; darbe gecesi darbenin rengini anlamaya çalışanlardı. Birçoğu gece 12 den sonra normal yayınlarını kestiler. Gözümüzden kaçtı sanmasınlar...Bülent Arınç'ın yüzü kızarmış mıdır acaba... Seçim sonrası sarfettiklerine dair...

Bence darbe girişiminin tek planlayıcısı malum grup değil... Yakında ortaya çıkacak bu... Türkiye’de darbeler uluslararası destek olmadan yapılamaz. Elli kere de inkar etse olağan şüpheli ABD’dir. Darbecilerin fikir babası ABD’de yaşayacak ama Amerika’nın haberi olmayacak öyle mi… Ama Amerikalılar rasyoneldir. İşin rengi değişince ABD gece 2’de fikir değiştirdi ve açıklama yaptı. Kimileri de Amerika’nın açıklamasını bekledi rengini belli etmek için… Darbenin başında ‘ekip’ olmakla birlikte, bütün cuntacılar; "ortak düşmana" karşı birleştiler...

Savaşların her zaman gizli kahramanları vardır... Asıl kahramanlar bir beklenti içerisinde olmadan ölümü göze alanlarıdır. Buradaki kahramanlar ise; TÜRKSAT’ın ele geçirilmesine izin vermeyen, darbeci generali infaz eden ve şehit edilen, darbe yapılacağını haber vererek darbenin sabaha karşı herkes uyurken değil de gündüz vakti ve panik içerisinde yapılmasını sağlayan ve akamete uğratanlardır. Tabii elbette ölümü göze alarak solağa çıkan, ölen- yaralananlardır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bugun15.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.